Gümrük İşbirliği Konseyi
Vikipedi, özgür ansiklopedi
1952 yılında resmi olarak kurulan Gümrük İşbirliği Konseyi, ilk toplantısını üyesi olan 17 Avrupa ülkesi ile 26 Ocak 1953 yılında Brüksel’de yapmıştır.
Türkiye’nin Gümrük İşbirliği Konseyine katılımına dair anlaşma 29.01.1953 tarihli, 8321 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Gümrük İşbirliği Konseyi, 1994 yılında Dünya Gümrük Örgütü adını almıştır. Şu anda 150 üyesi olan bu örgüt, uluslararası ticaretin % 95’inden fazlasının işleyişinden sorumludur.
Dünya Gümrük Örgütü bünyesinde imzalanan bazı uluslararası sözleşmelere ülkemiz de taraf olmuştur. Bunlardan “Gümrük Rejimlerinin Basitleştirilmesi ve Ahenkleştirilmesine İlişkin Uluslararası Sözleşme (Kyoto Sözleşmesi)” 18 Mayıs 1973 tarihinde Kyoto’da imzalanmış ve yasal prosedürünün tamamlanmasından sonra 25 Eylül 1975 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye, 27 Eylül 1994 tarihli ve 4035 sayılı Kanunla katılınması uygun bulunan, Kyoto Sözleşmesi ve 6 Ekini bazı ihtirazi kayıtlarla 22 Nisan 1995 tarihinde kabul etmiş bulunmaktadır.
Anılan Sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren taraf ülkelerin Sözleşme eklerine çok sayıda rezerv koymaları nedeniyle Sözleşme ve eklerinde değişiklik yapılması zorunlu hale geldiğinden Dünya Gümrük Örgütü bünyesinde “Revize Kyoto Sözleşmesi Çalışma Grubu” oluşturulmuştur. Revizyon çalışmaları 4 yıllık bir çalışma neticesinde Nisan 1999’da tamamlanmış olup; Revize Sözleşme, kabul edilmesi zorunlu olan Ana Metin ve Genel Ek ile taraf olunması ihtiyari olan 10 Özel Ek’ten oluşmaktadır. Sözleşmeyi kabul eden Akit Tarafların Genel Eki kabul zorunluluğu bulunmaktadır ve söz konusu Ek’e rezerv konulamayacağı hususu hükme bağlanmıştır. Revize Sözleşmenin nihai halinin yürürlüğe konulmasına ilişkin prosedürü belirleyen Protokol (Protocol of Amendment) 26 Haziran 1999 tarihinde Akit Tarafların imzasına sunulmuştur. Sözleşme Metni ve Genel Eki içeren Değişiklik Protokolü 40 Akit Tarafın onay kaydı olmaksızın bu Protokolü imzalamasından ya da onay veya katılma belgelerini tevdi etmelerinden üç ay sonra yürürlüğe girecektir.
Sözleşmeyi kabul yolunda Japonya, ABD, AB, gibi ekonomik olarak güçlü devletler ve birlikler ticaret ortaklarının izleyecekleri politikayı beklediklerinden, revize hükümlerin süratle yürürlüğe girmesi mümkün olamamıştır. Ülkemiz için de, aramızdaki Gümrük Birliği ilişkisi dolayısıyla AB ‘nin izleyeceği yol büyük önem arz etmektedir.
Dünya Gümrük Örgütü bünyesinde imzalanan bir diğer uluslararası anlaşma 28 Haziran 1990 tarihinde İstanbul’da imzalanıp 27 Kasım 1993 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan “Eşyanın Geçici Kabulüne İlişkin İstanbul Sözleşmesi”dir. Geçici kabule ilişkin tüm hükümlerin tek bir metin içerisinde yer almasını amaçlayan sözkonusu Sözleşme bir Ana Metin ve onüç Ekten oluşmaktadır. Sözleşmenin Ana Metni ile Geçici Kabul Belgelerine İlişkin Ek A ve herhangi bir diğer Ekin kabul edilmesi İstanbul Sözleşmesi’ne taraf olunması için zorunludur.
İstanbul Sözleşmenin 29. Maddesi Ana Metin hariç ilgili Ek buna imkan tanıdığında ve sözkonusu Ek’te yer alan hükümler ile ulusal mevzuat arasında farkın belirtilmesi halinde rezerv konulabileceği hükmünü ihtiva etmektedir. Türkiye, İstanbul Sözleşmesinin Ana Metni ile Geçici Kabul Belgelerine İlişkin Ek A ( ATA Karneleri ve CPD- Carne de passage en Douane) ve Sergi, Fuar, Toplantı ve Benzeri Etkinliklerde Teşhir Edilecek veya Kullanılacak Eşyaya İlişkin Ek B.1’i onay kaydıyla imzalamıştır. Öte yandan, Avrupa Topluluğu 15 Mart 1993 tarihli kararı ile onay kaydıyla imzaladığı Sözleşmeyi bütün Ekleri ile birlikte bazı Eklere rezerv koymak suretiyle kabul etmiş ve uygulamaya başlamıştır.
Türkiye sadece Ana Metin ve iki Eki uygun bulma kaydıyla imzalamış olmakla birlikte, Avrupa Topluluğu ile 1.1.1996 tarihinde tesis edilmiş olan gümrük birliğinin usulüne uygun olarak işleyebilmesi için ülkemizce anılan Sözleşmeye tüm Ekleri ile birlikte taraf olunması yeniden değerlendirilmektedir. Öte yandan, İstanbul Sözleşmesi’nin, Türkiye’nin halihazırda taraf olduğu geçici kabule ilişkin bazı Sözleşmelerin yerine geçecek olmasından ötürü Sözleşmeye taraf olunması özel önem arz etmektedir.