Avni

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Bu ansiklopedi maddesinin biçim olarak Vikipedi standartlarına ulaşması için elden geçirilmesi gerekmektedir.
Bu madde Eylül 2006 tarihinden beri etiketli olarak durmaktadır.Düzenleme yapıldıktan sonra bu not silinmelidir.

Fatih Sultan Mehmet'in malaslarından biridir. Şiirlerinden bazılarını bu mahlasla yazmıştır.

Bu mahlasla yazdığı şiirlerden bazıları;


[değiştir] Ağlasa derd-i derûnum çeşm-i giryânım sana

Ağlasa derd-i derûnum çeşm-i giryânım sana
Âşikâr olurdu gâlib râz-ı pinhânım sana

(Sevgili!) İçimdeki dertler ile, yaş dolu gözlerim senin için ağlayacak olsa, (gönlümdeki) gizli sırlarım (gözyaşlarıma) gâlip gelir ve (sırlar) sana aşikâr olurdu.


Mesned-i hüsn üzre sen ben hâk-i rehde pâymâl
Mûr hâlin nice arz ede Süleyman'ım sana

Sen güzellik tahtında (oturuyorsun): bense yolunun toprağında pâymâl (ayaklar altında) kalmışım. Hâl bu iken a Süleyman'ım, sana bir karınca (denli âciz olan) durumumu nasıl arz edeyim? ' Divân edebiyatında Süleyman ihtişâmı; karınca da acziyet ve zayıflığı temsil ettiği için şair de kendini karınca; sevgilisini Süleyman olarak nitelendirmiştir.'

Şem'i gör kim meclisinde ağlayıp başdan çıkar
Hoş yanar yıkılır ey şem'-i şebistânım sana

Muma da bak! Senin (bulunduğun) meclisinde ağlayıp baştan çıkmakta. Ey odamı aydınlatan! O mum senin için ne de hoş yanıp yıkılıyor. 'Mum yanarken, baştaki fitilin kenarlarından ağlıyormuş gibi akar. Şair buna gıpta ediyor ve onu sevgilinin aşkı ile baştan çıkmış veya o uğurda başını vermiş olarak gösteriyor.'

Subh gibi sâdık olduğum gam-ı aşkında ben
Gün gibi rûşen durur ey mâh-ı tâbânım sana

Ey ay gibi parlayan sevgilim! Benin sana karşı, aşkının yolunda sabah kadar sâdık olduğum, (doğrusu) gün gibi âşikârdır.

Dün rakîbin cevrini men' eyledin ben hastadan
Eyledi te'sir gûyâ âh u efgânım sana

Dün rakiplerimin, aşkının hastası olan bana yaptıkları eziyetleri meneyledin. Galiba âh ve feryatlarım sana tesir etmiş!

Zahm-ı hicrân şerhi çün mümkün değildir dostum
Sîne-çâkinden haber versin girîbânım sana

Dostum! Anlaşılan o ki (bağrımdaki) ayrılık yarasının şerh etmek mümkün
görünmüyor. (Bari) açık duran şu yakam, (aşkından dolayı) göğsümdeki (şerha şerha olmuş) yarıkları sana göstersin (de insafa gel!)

Eyleme gönlün gözün cevr ile Avnî'nin harâb
Dürr ü gevherler verir bu bahr ile kânım sana

(Sevgilim!) Eziyetlerinle Avnî'nin gözlerini ve gönlünü harap etme! Zira bu deniz (gibi coşkun gözlerim) , sana inciler; bu maden ocağı (gibi gönlüm) de mücevherler sunar.


Avnî (Fatih Sultan Mehmet)

[değiştir] Bâde-i nâb ile buldu rûh-ı cânân revnak

Gazel

Bâde-i nâb ile buldu rûh-ı cânân revnak
Gûyiyâ güller ile buldu gülistân revnak

Zülf-i miskîn ki rûh-ı yâr ile tâbende durur
Şem'-i pürnûr ile san buldu şebistân revnak

Göricek yaşımı naz ile salınır ol yâr
Cûyibar ile bulur serv-i hırâmân revnak

İşidip nâlemi handân olur ol yâr bulur
Na'ra-i bülbül ile gonca-i handân revnak

Eşk-i çeşmimle olur lâ'l-i leb-i yâr ferah
Tâb-ı kevkeble bulur lâ'l-i Bedahşân revnak

Hatt u hâl ile bulur Avnî rûh-ı yâr şeref
Bâblarla nitekim buldu Gülistân revnak


Avnî (Fatih Sultan Mehmet)



[değiştir] Kimsesiz Hiç Kimse Yok

Hiç kimse yok kimsesiz
Herkesin var bir kimsesi
Ben bugün kimsesiz kaldım
Ey kimsesizler kimsesi


Kimse aradığım yollarda
Kimsesizlik kimsem oldu
Dinsin artık hicranın cana
Kimse aradığım yollar
Kimsesiz kimselerle doldu


Avnî (Fatih Sultan Mehmet)