Eğitim

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Bu ansiklopedi maddesinin biçim olarak Vikipedi standartlarına ulaşması için elden geçirilmesi gerekmektedir.
Bu madde Ocak 2006 tarihinden beri etiketli olarak durmaktadır.Düzenleme yapıldıktan sonra bu not silinmelidir.

Eğitim, bireyin doğumdan ölüme kadar içinde olduğu bir olgu olduğun ve politik, sosyal, kültürel ve bireysel boyutları aynı anda içinde bulundurduğundan, tanımının yapılması zor olan bir kavramdır.

Konu başlıkları

[değiştir] Tarihi

Eğitimin başlangıcı genel olarak söz edilecek olursa insanlık kadar eskidir. Ancak modern anlamda eğitimin başlangıcı çok yenidir.

[değiştir] Avrupa ve Amerika

Avrupa'daki modern eğitim sisteminin kökleri ortaçağ dönemine geri gider. Bu dönemdeki okullar din adamını eğitim amacıyla dini ilkeler üzerine temellendirilmişti. İlk üniversitelerin çoğu Hristiyan kökenliydi. Bununla birlikte 1088'de kurulan Bologna Üniversitesi gibi seküler üniversiteler de vardı.

Günümüzdeki eğitim anlayışı ise Amerikan filozof, psikolog ve eğitim reformcusu John Dewey'in (1859 – 1952) fikirlerinden ilham almıştır. William James ile birlikte Pragmatizmin de kurucuları arasında yer alan Dewey, Rousseau ve Plato'nun eğitim anlayışlarını eleştirmiş ve eğitimin köhnemiş, eski olguları tekrarla belletmeye değil öğrencinin bir kişi ve vatandaş olarak yaşamına uygulayabileceği bilgi ve becerileri kazandırma amacı gütmesi gerektiğini öne sürmüştür.

[değiştir] Teori

Eğitimin bugününü iyi anlamak için eğitimin tarihsel değişimini anlamakda yarar vardır. Tarih boyunca ortama ve uygulamalara göre değişik egitim tanımları yapılmıştır. Günümüzde eğitimin insan faaliyetlerindeki etkisi bugüne kadar olan uygulumaların en karmaşık olanıdır. Genel bir bakışla eğitim bir takım becerilerin öğretim ve öğrenim şeması içerisinde; insan'ın bilgi, sezinleme ve akıl işlevlerini geliştiren faliyetler ve kavramlar bütünü olarak ele alınmaktadır. Bu tanım çok soyut olup somut uygulamalar üzerinde anlayış geliştirmeye yardım etmemektedir.

[değiştir] Eğitim Felsefesi

Eğitim felsefesi eğitimin amacı, doğası ve içeriğine ilişkin çalışmalarla ilgilenir. Bilginin kendisinin olduğu kadar bilen zihnin doğası ve otorite problemleri, eğitim ve toplum ilişkisi gibi konular eğitim felsefesinin konuları arasında yer alır. Rousseau'nun döneminden bu yana eğitim felsefesi gelişim psikolojisi ve gelişme teorileriyle bağlantılı olmaya devam etmiştir.

Eğitimden beklenen temel amaçlar şunlardır: Sivil toplum sorumluluk, fikir ve girişimci eğitimli vatandaşlara dayalıdır. Her alandaki ilerleme okullaşmanın meydana getirdiği eğitimin kapasitesine bağlıdır. Bu durumda eğitim bireyin, toplumun ve gelecekteki insanlığın gelişim ve refahını güçlendirmeyi amaçlar.

[değiştir] Uygulamalar

Eğitimin tek tanımlı (monolitik) olmadığı gerçeğinden dolayı eğitim kavramına birçok değişik boyuttan yakaşılmaktadır. Birçok boyutun var olmasının temel nedenleri

  • öğrencinin gelişimsel düzeyinin,
  • öğrenim ortamının etkisinin,
  • aktarılmak istenen bilgi yapısının,
  • Öğrenim Teorilerinin etkisinin,
  • Eğitim Teorilerinin etkisinin,

göz önünde bulundurulmasıdır. Bu bağlamda eğitim üzerine konuşulerken

  • okul öncesi eğitim, genel eğitim, meslek eğitimi, hayat boyu öğrenim
  • bireysel eğitim, gurup eğitimi, programli eğitim, bilgisayar destekli eğitim, uzaktan eğitim
  • çocuk eğitimi, gelişkin eğitimi, özürlü eğitimi, üstün yetenekli eğitimi
  • kavram eğitimi, beceri eğitimi

kavramlarını kullanarak hangi olgudan bahsettiğimizi belirtmeliyiz. Eğitim üzerine fikir oluştururken bu tanımlara dikkat edilmediğinde hatalar oluşmaktadır. Bir eğitim bakanının Türk eğitiminde ezberciliği kaldırıyoruz cümlesi Türk eğitim sisteminden kuran kursunu kaldırıyoruz diye yorumlanabilmekte dir.

[değiştir] Organizasyon

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu güne formal eğitimde devletin sadece milli eğitimi vermesi amcını gütmüş ve kültürel eğitimi sosyal yapılara bırakmışdır. Bu yüzden halk arasında Türk eğitimini tanımlarken sadece milli eğitim'i düşünmek gibi bir yanliş algılıma var olmuştur. Bu algılama anadoluda yürütülen eğitim faliyetlerini ve bunları gerçekleştiren organizasyonları eksik yorumlamaya yol açmaktadır.

Anadolu Türkleri diğer milletler gibi birçok evreden geçmiş dir. Türk eğitim tarihi bu değişimler içinde çok zengin yapılarla dolmuşdur. Anadolu bulunduğu geo-politik yerleşke yüzünde kültürler bileşimidir. Buna en güzel örnek son bin yıl içinde göçebe hayatından yerleşik hayata, sözel kültürden yazılı kültüre geçmiş olan Orta Asya Türklerıdir. Tarih içinde Anadolu Türkleri planlı eğitsel faliyetler bakış açısından askeri eğitimden dini eğitime ve buradan milli eğitime (formal eğitim) doğru ilerlemişdir. Buna en güzel örnek Osmanlı tecrübesi sonrasında, milli eğitim yapısında bireylerin hiçbir baskı ve yönlendirme altında kalmadan inançlarını yaşamalarını, farklı inançlara saygı duymalarını ve toplumsal yaşamın uyum içerisinde sürdürülmesini kendini oluşturan bütün kültürlere aynı uzaklıkda durarak gerçekleştirilebileceği varsayımı üzerine kurulmuşdur. Bu amaç doğrultusunda 20 yüzyılın başında kurulan Türkiye Cumhuriyeti büyük bir çesaretle dini eğitimi milli eğitimin alanından çıkarmış (dinler çatışmasının dışına çekmiş) ve askeri eğitimi ise hurafalardan temizleyerek bilimsel temellere oturtmayı başarmıştır. Atatürkün kendi el yazısıyla tamamladığı askeri eğitim kitabları bu dönüşümün parçası olmuşdur. Bu değişikliğin en büyük başarısı neredeyse tamamı müslüman olan sınıflardan değişik inançlara saygılı nesiller yetişmesini sağlamışdır. Yüzyılın sonunda askeri eğitim başladığı yolda ilerlemiş fakat milli eğitim'deki kısıtlamalarından uzaklaştırılan dini eğitim yüzyılın ortasında tekrar milli eğitimin içine alınmışdır.

Türk eğitimin gerçekleştirdiği başarılar eğitimde ilerde olan birçok batı ülkesinde uygulanmaya cesaret edilememektedir. Laik olarak algılanan birçok bati ülkesinde Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924) benzeri bir kavram bulunmamaktadır. Genel eğitimin dini eğitimin içinden olgunlaştığı bu ülkelerde din bilgisi olmadan eğitimin varlığını anlatmak imkansızdır. Bu toplumlarda yüzyıllardan gelen etkileri ve inanılmaz güçleriyle baski gurupları kültürel eşitlik felsefenin karşısında durmaktadırlar. Bu gerçek bizi müfredatın toplumun kültürü ve bireyin kimliğine olan bağlantısını göz önüne getirmektedir. Anadolu kültürünün içinden gelen milli eğitimin bu başarısı Türk toplumunun sosyal içerikde ne kadar ileride olduğunun kanıtıdır. Bunun bir başka göstergesi ise Turkiye 70 yılı askın gelişme deneyimiyle geliştirdiği sosyal yapılar; alevi ocakları, köy birlikleri, dini bayramlar ve kültürel şenlikler Anadolunun her çeşit vatandaşına eğitsel ihtiyaçlarını karşılayan organizasyonlardır. Milli eğitim bu yapılara olan uzak duruşu diğer kültürlerin yeşermesine yol sağlamışdır. Bugünün Türkiyesinde ki Türk kavramı; Atatürkün tanımladığı şekliyle (ortak geçmişi olan bugün ve gelecek de beraber yaşamak isteyen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları) Kürt, Laz, Çeçen, Ermeni, Yahudi, Rum ve diğer kültürleri içerdiğinden dolayı informal eğitimin çok çeşitli ve zengin bir dokusu vardır. İnformal eğitim formal eğitim kadar Türkiyenin ve Türk benliğinin parçasıdır ve korunması, geliştirilmesi önemli faliyetler arasındadır.

2 Mart 1926'da kabul edilen, "Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun" eğitim hizmetlerini düzenlemiştir. Bu düzenlemeyle milli eğitim kontrollü bir yapıya burunmuşdür. Cumhuriyetle beraber eğitim anlayışı bilimin diğer alanlarında olduğu gibi sistemler dünya görüşüne bağlı olarak algılanmaktadır. Sistemler dünya görüşü ile eğitime bakmamızda bize olguları anlamamızda donuk bir izlenimden daha çok dinamik ve sorgusal yaklaşım sağlaması yatmaktadır. Eğitim süreklilik içeren bir olgudur. Bir örnekle açıklayacak olursak sistemler eğitim modelini oluştururken ezberci eğitimi eğitim sisteminden çıkaracağız yaklaşımını bütün eğitsel olgulara uygulamak yerine; hangi eğitim metodlarının, hangi koşullarda yararlı olmadığını tanımlanması ve tanımlanan koşullarda ne yaparak eğitimin genel amaçlarına doğru uygulamarımızın verimli hizmet etmesini sağlayabiliriz sorularını sorar. Üniversite seçme sınavlarında eğitim katsayılarının belirlenmesi bu yaklaşımın bir ürünüdür. Genelde bireylerde eşitsizlik yaratıyor izlenimi versede bu katsayılar doğru belirlendiğinde hem sistemin, hem de istemin içinde yer alan bireylerin başarılarına katkıda bulunmaktadır. Bu yaklaşımın öncülerinden Bertalanffy (Bertalanffy L., von. 1968, General Systems theory) sistemleri tanımlarken birbirleriyle ilişki içindeki olguların davranış şekillerini inceleyen çalışma alanı olarak tanımlamaktadır. Eğitimle ilgili faliyetleri incelerken birbirleriyle ilişkili temel üç ögenin varlığı kabul edilmektedir; eğitim teorisi, eğitim felsefesi, ve eğitim metodu.

[değiştir] Mesuliyet ve Ölçme-Değerlendirme

Eğitim rasgele oluşan bir faliyet değildir. Eğitsel faliyetlerin belli bir amacı vardır ve bu bağlamda planlı bir olgudur. Eğitimin planlı yapısının bir uzantısı Eğitimde Mesuliyet (accountability) kavramını gerektirir. Bu sebepden dolayı bu iki konunun aynı boyutlarda ele alınması gerekir. Ayrıca eğitimin amaçları doğrultusunda gelişip gelişmediğini anlamak için Eğitsel Ölçme ve Eğitsel Değerlendirme faliyetleri eğitim yapısının bir parçasını oluşturur. Plan - Mesuliyet - Ölçme*Değerlendirme birbirlerin tamamlayan ve mana kazandıran üç kavramdır. Plan olmadan mesuliyetler dayanaksız kalmakda, ölçme değerlendirme ise neyin, kimin ve nasıl üzerine tanımlanacağını bu kavramlar sayesinde belirler.

Eğitim Mesuliyeti eğitimde yeniden yapılandırma taraftarlarının üstünde durduğu en önemli konu olarak geçerliliğini devam ettirmektedir. Eğitim Mesuliyeti eğitimin bütün faliyetlerini kapsamaktadır. Eğitim faliyetlerinde etkisi olan birimlerin hangi amaç doğrultusunda sorumlu ve etkili olduğu tam olarak belirlenmesini içerir. Buna en güzel örnek okul tuvaletlerinde yaşanmaktadır. Tuvalet temizliğinde ortaya çıkan bir aksama için sorumluluk şeması

Sorun -> hademe
              -> müdür yardımcısı 
                    -> müdür 
                       -> il eğitim müdürlüğü (birden fazla imza)
                          -> milli eğitim bakanlığı (onlarca imza)
                             -> eğitim bütçesi planlama kordinasyonu (onlarca imza)
                                -> meclis (550 dolayında imza)
               maliye bakanlığı <-
          il eğitim müdürlüğü <-
                    müdür <-
             alım satım <-
Çözüm <- hademe <-

olarak gerçekleşmektedir.

Ölçme ve değerlendirme birbiriyle ilişkili ve çok boyutlu kavramlardır. Eğitsel değerlendirme Türkiyede dar anlamı olan öğrencinin öğrenme seviyesi olarak algılanmaktadır. Geniş anlamıyla eğitsel değerlendirme eğitimin bütününü kapsamaktadır. Eğitsel Değerlendirme diğer karar verme mekanızmalarında olduğu gibi kalite kontrolü geçerlidir. Eğitsel değerlendirmemin kalite kontrolu eğitsel geçerlilik ve eğitsel güvenirlik (soru analizi, ..) yapıları için sunulan kanıtlarla sağlanmaktadır. Milli eğitim içinde en yaygın ölçme değerlendirme metodu olarak istatistiksel değerlendirme metodlar gurubu kullanılmaktadır. Türk eğitim kurumlarında Klasik Ölçme Teorisi çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Öğrenci davranıslarını test kitapçığı bağlamında daha güvenilir olarak modelleyen Soru Cevap Teorisi üniversite seçme sınavında değerlendirmelerinde kullanılmaya çalışılmaktadır. Günümüzün en gelişmiş istatistiksel metodu olan Bireysel Test sistemi uygulamaları Türkiye de bulunmamaktadır.

[değiştir] Müfredat

Geniş anlamıyla Müfredat plannı eğitsel faliyetlerin bir okul tarafından yürütülmesi önceden belirlenmiş bir alan içinde (okul binasi, atletizim sahası, hastane gibi) olarak tanımlanmaktadır. [Todd, E. A.(1965) Curriculum Development and Instructional Planning]

Tyler [1949] Müfredatı tanımlarken 4 ana soru içinde çalışılması gerekdiğini önermektedir. Hangi eğitimsel amaçlar güdülmekte Hangi eğitsel metodlar ile belirlenen amaçlara ulaşılacak Belirlenen süre, amaç ve metodların nasıl organize edileceği Organzie olmuş (planlanmış) süre, amaç ve metodların nasıl ölçüleceği

Belirtilen bu amaç doğrultusunda ne yazık ki cumhuriyetin uygulamarıda zaman zaman sekteye uğramış hatta baskıcı olmuştur. Fakat Türkiye'de birçok uygulama geçici olmuş veya varlığını sürdüren uygulamarın milli birlik içinde normale dönmesini sağlamak her bireyin diğerine vatandaşlık görevidir. Yirminci yüzyılın başında çözümlenen 'din ve ahlak kültürü' dersi sorunu yirmibirinci yüzyılın başında çok zengin kültürlü Türk toplumunda ortak din tanımlaması problemi ile karşımıza yeniden çıkmaktadır. Yüzyılın başında bilimsel temellere oturtulmak istenen eğitim bu amcından çıkıp tamamen ezberci eğitime geçmiş, ezberci yapıda olan din eğitim ise kavramsal düşünme metodlarının en büyük problemi haline gelmiştir. Bu etkilenmeler sonunda din eğitim daha az kalıplara uyan bir yapıya yönelmiş ve çok değişik bir nesil yatişmesine sebep olmuşdur.

[değiştir] Göz At

[değiştir] Dış Bağlantılar ve Kaynaklar