Abdülahad Nûrî

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Bu maddeye bağlantı veren başka hiçbir madde yok.
Lütfen bağlantı tanıtmak için benzer sayfalara bakıp yardımcı olunuz.
Bu şablon Ekim 2006 tarihinden beri duruyor, bağlantı ekledikten sonra kaldırılabilir.
Bu ansiklopedi maddesinin biçim olarak Vikipedi standartlarına ulaşması için elden geçirilmesi gerekmektedir.
Bu madde Eylül 2006 tarihinden beri etiketli olarak durmaktadır.Düzenleme yapıldıktan sonra bu not silinmelidir.
Wikisource
VikiKaynak'ta bu konu ile ilgili metin bulunmaktadır:

Abdülahad Nûrî (1594, Sivas-?), 17. yüzyılın önde gelen mutasavvıf şairlerindendir.

Dedesi Şemseddin Sivâsî'nin kardeşi olan Sivas müftüsü Ebü'l-Berekât İsmail Efendi'dir. Babası ise, kadı Muslihuddin Mustafa Safayi Efendi'dir. Annesi, Şemseddin Sivâsî'nin büyük kardeşi Muharrem Efendi'nin kızı Safa Hatun'dur.

Kaynaklarda Abdülahad Nûrî'nin lakabları Evhadüddin, Künyeleri Ebü'l Mekârim, mahlasları Nûrî olarak geçmektedir. YUNUS İZİNDE BİR ŞAİR NURÎ-İ SİVÂSÎ


(ABDULAHAD NÛRÎ)




"Harâb ol hey harâb dünya nice tenler türâb ettin

Seni bir pula satsalar ben almazam şimden geru"


                                                       Nurî-i Sivâsî


Ahmed Yesevî'nin tutuşturmuş olduğu aşk kütüğünün Anadolu'daki kıvılcımlarından biri de Ebu's-Sena Şemseddin Ahmed olup, ailesinden Abdulmecid Sivasî, Nurî-i Sivâsî, Ahmed Suzî ve Receb Kâmil de Şemseddin Ahmed (Şemseddin Sivâsî) gibi güçlü birer şairdirler. Devrinin ileri gelen âlimlerinden olan bu şahıslar Yunus vadisindeki içten ve özden şiirleriyle de dikkatimizi çekerler. Her biri ayrı birer araştırma konusu olan bu şairlerden Nurî-i Sivâsî tanıtılacak, Yunus Emre'nin etki ve izlerini belirtmeye çalışılacaktır.


HAYATI:


Üzerinde pek çalışma yapılmamış olan Nûrî-i Sivâsî hakkında kısa ansiklopedik bilgiler olmakla beraber, Bursalı Mehmed Tahir'in Osmanlı Müellifleri adlı eserinde. Tuhfe-i Nailî, Vekayî-i fuzelâ, Hediyyet'ül ihvan, Ziyaret-ül evliya gibi eserlerde Nuri-i Sivâsî ile ilgili bilgiler ve menkabeler de bulunmaktadır. Abdülahad Nûrî adıyla tanınan şairimizle aynı ada sahip bir başka şairimiz daha bulunmamaktadır ki, Yunan Harbi Destanı'nı yazan Abdülehad Nûrî'dir.


Abdülahad Nûrî, Sivas'ta, 1594 yılında doğdu. Hem ana hem de baba tarafından, Şemseddin Sivasî'nin kardeşlerinin torundur. Abdülahad Nuri'nin annesi, Şemseddin Sivasî'nin kardeşi Muharrem Efendi'nin kızıdır. Babası ise, Şemseddin Sivasî'nin diğer kardeşi İsmail Efendi'nin oğlu, Muslihiddin Mustafa Sefayi Efendi'dir. İsmail Efendi Sivas müftüsü olup, Abdülehad Nuri'nin üç nesle kadar uzanan silsilesi de şöylece ifade edilmiştir. Şeyh Evhadüddin Abd'ül-Ehadü'n-Nûrî İbni Muslihiddin Mustafa Safâyî İbni İsmail İbni Ebü'l-Berekât. Büyük dedeleri Eş-Şeyh Mehmed Ebu'l-Berekât, Şemseddin Sivasî'nin de babası olup, Berekât'ın dört oğlu vardı (Şemseddin Ahmed, Muharrem, İsmail, İbrahim efendiler).


Abdulehad Nûrî, dayısı halvetî Şeyhi Abdülmecid Sîvasî'nin (şiirlerinde Şeyhî mahlasını kullanmıştır) III. Mehmed tarafından İstanbul'a davetiyle, onunla beraber, istanbul'a gelmiştir. Küçük yaşta babasını kaybeden Nûrî' nin yetişmesiyle dayısı Abdulmecid Sivasî meşgul olmuştur. Tahsilini devrinin önde gelen âlimlerinden yaparak zahirî ve bâtını ilimlerden icazet alan, sülûkünü de dayısından tamamlayan Nûrî, irşad vazifesiyle, dayısı tarafından Midilli' ye gönderilmişti. Burada ilim ve tarikatının yayılmasıyla meşgul olduktan sonra, 1614 tarihinde İstanbul'a çağrılarak, Mehmed Ağa Tekkesi şeyhliği görevinde bulundu. 1631'de Fatih, 1641'de Beyazıt camilerine, sonra da Ayasofya camiine vaiz tayin olundu. Ömrünün sonuna kadar bu görevde kalıp, ömrünü irşad ve eser yazmakla geçirdi. 1650 yılında vefat etti. Abdüumecid Sivâsî'nin Eyüp Nişanca'sındaki türbesinin karşısına defnedildi. Eyüp, Nişançı Mustafa Paşa Külliyesi civarında bulunan Abdulahad Nûrî ve eşinin kabirlerinin bulunduğu bina, Ağazade Mustafa Efendi tarafından yaptırıldı. Abdulahad Nuri'nin vefatına düşürülen tarihlerden üçü şöyledir:


"Gitti cennete Abdülehad"

                                       Şair Feyzi Efendi


"Abdülahad Efendi olsun mukîm-i cennet"

                                                           Şeyh Nazmi Efendi 


"Eş-Şeyh Abdülahad" cümlesi de vefatına tarihtir.


ESERLERİ:


Abdülahad Nuri'nin tasavvuf ilmine vukûfiyeti, rüya tabirindeki kudreti herkes tarafından teslim edilmişti. Şiirlerinde Nûrî mahlasını kullanan Abdülâhad'ın 130 kadar ilâhisinin bulunduğu mürettep divânıyla birlikte, otuza yakın eseri vardır. Bunlar, Mehmed Tahir Efendi'nin Osmanlı Müellifleri adlı eserinde şöyle kaydedilmiştir.


1 - Şerh-i erbainiyat

2 - Riyaz-ü'1-ezkâr

3 - Te'dibü'l mütemerrideyn fi islâm'ül- ebeveyn

4 - Risale fi hayati'l-Hızır ve İlyas

5 - Risale fi tevfiki taârîzi'1-âyat

6 - Risâletü mir'ati'l-vücud fi'1-meratibi'l-külliyy ve'l-hazerat

7 - Risâletü fi nef 'i mesai'l-ihya li'l-emvat

8 - Risâletü fi şeraiti isticabeti'd-dua

9 - Risâletü fi cevazi eda'i'n-neva fil bi'1-cemaat

10 - Risâletü fi mahabbeti'1-abdi li-rabbihi

11 - Risâletü fi hakikati leyleti'1-kadr

12 - Risâletü fi şurûti talebi'1-ilnıi'n-nâfi

13 - Risâletü fi isbati'ş-şuûr li ehli'l-kubûr

14 - Risâletü fi subûti tayyi'l-mekân li evliya il-ümme

15 - Risâletü fi cevâzi devrani's-söfiyye bi'1-lugatî't-Türkiyye

16 - Risâletü mâ arefnaâk

17 - Şerh-i kelimat-i Kümmeyl b. Ziyâd

18 - Merâtib-i ma'rifeti'r -Rahman

19 - Risâletü'l-ıtrıyye

20 - İnkazü't-tâlibîn

21 - İsbatü'l-ilm ve'ş-şuûr

22 - Hüccetü'l-vedâd

23 - El-adl ve'l-iksat beyne't'tefrit ve'1-ifrat

24 - Kassamü'l-mübtediîn

25 - Dürer-i Nurî

26 - Risâletü't-tac

27 - İsbatu'l-vacib fi mahiyeti'1-vücud

28 - Mir'atü'l vücud ve mirkatü'ş-şuhûd


Abdulahad Nuri'nin divanı aşağıdaki kütüphane ve numaralarda bulunmaktadır:


1 - Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmut Efendi Kısmı No: 3484


2 - Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmut Efendi Kısmı No: 3586


3 - İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, No: 510


4 - istanbul Üniversitesi Kütüphanesi, No: 1350


Sayın Dr. Müjgân Cunbur'un lütfettiği bilgilere göre, Millî Kütüphane Mikrofilm Arşivi'nde:


1 - Yazma M. F. A. D. 723


2 - Yazma M. F. A. D. 724


3 - Yazma M. F. A. D. 725


4 - Yazma M. F. A. D. 726'da filmleri bulunmaktadır.


Abdullahad Nûri'nin bir Menkabesi;


Nûri'nin dayısı olan Abdülmecid Sivasî ile Kadızâde tartışması 17. yüzyılın önemli bir olayıdır. Abdülmecid Sivasî Kadızâdeliler'e gereken cevabı vermiştir. İşte o dönemde, padişahtan, tekkelerin kapanmasını ısrarla isteyenlerin bulunması üzerine, padişah şeyhlerden kerâmet istemiş. İnzivada bulunan Abdulahad Nûrî'ye haber verilmiş. Bütün ulemâ Ayasofya camiinde toplanmış. Abdullahad Nûrî, Ayasofya camii kubbesi içinde uçarak şu ilâhiyle kerametini göstermiş.


Semada sırr-ı tevhidi

Duyan gelsin bu meydâne

Derununda bugün Hakk'ı

Duyan gelsin bu meydâne


Salâdır ehl-i irfana

Yetiş hem canı canana

Bugün başını kurbana

Koyan gelsin bu meydâne


Görenler nûr-i Gaffâr'ı

Duyanlar sırr-ı Settâr'ı

Cihanda şîşe-i ârı

Kıran gelsin bu meydane


Derilsin cümle aşıklar

Ciğeri aşka yanıklar

Görün münkir ne sayıklar

Duyan gelsin bu meydane


Kamunun hâliki birdir

Niçin bazısı kâfirdir

Bu ne hikmet bu ne sırdır

Bilen gelsin bu meydane


Geçip bu âbile kilden

Dahî cümle heyakilden

Bu dünya nakşını dilden

Yuyan gelsin bu meydane


Gönül maksudunu buldu

Cihan envâr ile doldu

Bugün Nuri imam oldu

Uyan gelsin bu meydane


Menkabeye göre, Padişah, Nişancı'daki yazlık sarayını Nuri'ye hediye ederek tekkeleri kapamaktan vazgeçmiştir. Bu vak'a üzerine, ona cemile olmak üzere, İstanbul'da ne kadar ehl-i hakikat varsa, ramazan ve kurban bayramlarında Abdulahad Nûrî'nin türbesine giderlermiş ve bu hal yakın zamanlara kadar devam etmiş.


Abdulahad Nûrî'nin şiirleri:


Nurî-i Sivâsî bir tarikat ve tekke şairidir, bu sebeple aruzla söylediği şiirlerinde dîvan edebiyatı geleneğini sürdürmüştür.


Hece ile söylediği şiir ve ilâhilerinde ise dili çok sâde ve anlaşılır, âdeta Yunus Emre'nin üslûbu görülür. Mutasavvıf şâir olan Nurî-i Sivâsî'nin bazı ilâhi ve şiirleri Tokatlı Âşık Nûrî'ninkilerle karıştırılmıştır. Tokatlı Âşık Nûrî 19 yy.'da yaşamış olup, şaiirin kendi ifadesiyle "Erzurumlu Emrah'ın emekdarı"dır.8


Nurî-i Sivâsî, dinî lirizmi, temiz lisânı ve sâde üslûbu ile, Allah, ilâhi aşk, Hz. Peygamber sevgisi, ölüm-hayat gibi konularda Türk halkının inanç, duygu, heyecan ve düşüncelerini bütün iç zenginliği ile terennüm eden Yunus Emre'nin izinde bir şairdir. Nûrî aşağıdaki şiirinde de görülebileceği gibi, içimizdeki başka bir Yunus'tur.


Gönlümüz her an

Sendedir yârâb

Derdime derman

Sendedir yârâb


Rahat-ı cânım

Canda cananım

Sırrı pinhamın

Sendedir yârâb


Âşıkın kâmı

Vuslat encâmı

Diler âramı

Sendedir yârâb


Aklım yitirdim

Ben de bulmadım

Şüphe kılmadım

Sendedir yârâb


Can kuşu uçtu

Âlemine geçti

Ol yana kaçtı

Sendedir yârâb


Nûrî bîçare

Sinesi yâre

Yareye çare

Sendedir yârâb


Bu şiirdeki ifadelerden Yunus'un şu dörtlüğünü hatırlamamak elde değildir:


Ben bir âşık bîçâreyim

Baştan ayağa yâreyim

Bir akılsız dîvâneyim

Aklım da yâr olmaz bana



Hz. Peygamber sevgisinde de Nûrî Yunus'un izindedir.


Arayı arayı bulsam yolunu

Gülşeni ravzandan dersem gülünü

Hak nasip eylese görsem yüzünü

Ya Muhammed canım arzular seni


Nûrî, peygambere kavuşma zamanını ise bir beytinde şöyle dile getirmiş:


Çok sây'ettim görem diye senin ravza-i pâkini

Hasret ukbâya kalmıştır göremem ya Resûlallah


Cennet cennet dedikleri

Bir kaç melek birkaç huri

İstiyene ver onları

Bana seni gerek seni


Diyen Yunus gibi, Nûrî-i Sivâsî de aynı duygu ve düşüncelerini şöyle ifade etmiştir.


Yanar ise aşk ile can ü tenim

Geçer ise âh ile tün ü günüm

Hep senindir arada nem var benim

Aşk senin, âşık senin ma'şuk senin


Âşıkın kalbine kusan bir nazar

Mâsivâdan kalmaz anda hiç eser

Sana eren cennet ü huri nider

Aşk senin âşık senin ma'şuk senin


Abdulahad Nûrî'nin:


Bulmaz bu derdin çaresin

Bîçâre gönlüm neylesin

İşletti aşkın yâresin

Bîçare gönlüm neylesin


Terk etti cümle pîşesin

Artırdı ol endişesin

Sındırdı Nuri şişesin

Sâd pare gönlüm neylesin9


ve daha önce, Nûrî ile ilgili bir menkabe vesilesiyle tamamı verilen ilâhideki şu beyitte:


Cihanda şişe-i ârı

Kıran gelsin bu meydana


ifadeleri, Yunus'un aşağıdaki dörtlükteki seslenişinin sanki bir başka şeklidir:


Derviş Yunus mâ'şukuna

Vuslat bulunca mest olur

Ben şişeyi çaldım taşa

Namus u ârı neylerim


Abdulahad Nûrî'nin şiirlerine vereceğimiz diğer örneklerden bâzılarını şöylece gösterebiliriz:


Sular gibi alçak gez, rif'at bulursun gönül

Akd-i ihadını çiz vuslat bulursun gönül

Nefs ile et savaşı ta ki alt eyleyesün

Nefsi katleyleyince izzet bulursun gönül

Verme ömrün hebaya her yerde çalış meğer

Kırılınca iki diz vuslat bulursun gönül

Geceler ahuzâr et yüzünü yerlere sür

Parelensin iki yüz sıhhat bulursun gönül

Nuri bunları dedin bunun biri sende yok

Sen de seyyah ol da gez devlet bulursun gönül


Abdulahad Nûri'nin arifane bir gazeli:


"Küntü kenzün sırrıdur dünyâ ve ukbâdan garaz

Ana mektebhânedür bu çerh-i mânâdan garaz

Enfüs ü âfâkı rüyetle kemâle ârif ol

Ma'rifetdür çünki mahlûkat-ı bidâddan garaz

Bir muammâdır bu âlem fehm iden âriflere

İsm-i âzam sırrıdır çün ol muammadan garaz

Sofiyâ esmâda kalma gel müsemmâ dersin al

Bil müsemmâdır gözün tâlim-i esmadan garaz

Ko mebâdî şuglini sen maksad-ı aksâyı gör

Çün netâyicdür kamu sugra vü kübrâdan garaz

Katresinde nice umman gizlidür dil bahrisinün

Hâsılı dür-i hakikatdür o deryadan garaz

Nuriyâ hiç gayrî matlab kalmadı aşıklara

Hak cemalidür hemin cennatî ukbâdan garaz


Şiirlerinden bir başka örnek:


Ey dil-i rind dünyanın çok âline aldandın

Pervâne gibi her dem şem'i ruhına yandın

Kardaş bu yalancının ahdine mi inandın

Rengine mi boyandın va'dine mi dayandın

Bilmem sana bu dünya bâki mi kalur sandun

Bu meclis-i fânide sâki mi kalur sandun


Ey Nuri uyar cânı sakın ki geçer fırsat

Sel gibi akar ömrün Nil gibi eder sür'at

Bin yıl yaşasan âhır gelmez sana bir sâat

Ey göz niçe bir uyku ey dil nice bir gaflet

Bilmem sana bu dünya bâkî mi kalur sandun

Bu meclis-i fânide sâkî mi kalır sandın


Abdulahad Nûrî'nin bestelenmiş ilâhileri;


Türk musikîsi içinde ilâhilerin önemli bir yer tuttuğu ve musîkimizin de Tekke ilâhilerinden istifade ettiği bir gerçektir. Her birinin ilim, irfan ve edebiyat ocağı gibi çalıştığı ve Osmanlı medeniyetini meydana getiren ve onu ayakta tutan unsurlardan birinin tekkeler olduğu o dönemler için bir vâkıadır. İlâhileri en çok bestelenen şairlerin başında Yunus Emre, Niyazî-i Mısrî, Eşrefoğlu Rûmî gelmektedir.


Abdullahad Nuri'nin ilâhilerinden pek çoğunun da bestelenmiş olduğunu görmekteyiz. Nuri'nin bestelenmiş ma'ruf bir ilâhisine kaynak, kendi devrinde yaşamış, Ali Ufkî Bey'in Mecmua-i Saz ü Söz adlı eseridir.11 Asıl adı Albert Babowski olan Ali Ufkî bey kendi deyişi ile: Ali Bey es-santûrî ansâzendegân-ı Sultan Mehmed" 1610-1675 yılları arasında yaşamış ve Enderûn-ı Hümayün'da yetişmiştir. Mecmua-i Saz ü Söz adlı orijinal eserinde, kendi tertip ettiği notalama yöntemi ile, sağdan sola, ilâhileri de kaydetmiştir. Değişmeden günümüze kadar gelmesini sağladığı bu ilâhiler arasında Abdulahad Nûrî'nin:


Ey dil bize ver bir haber

Aşk illerine kim gider

Hasretle yandı ciğer

Aşk illerine kim gider


İster gönül ol illeri

Müşkin kokar sünbülleri

Solmaz o bağın gülleri

Aşk illerine kim gider


Âşıklara vakt-i seher

Andan nesim-i aşk eser

Ol bahçeden alup haber

Aşk illerine kim gider


Ey hâb-ı gaflette kalan

Fırsat geçer bir gün uyan

Bâki değil bize cihan

Aşk illerine kim gider


Billâh ol ilin yolu

Nuri'ye candan sevgili

Bağlandı aşkın mahmili

Aşk illerine kim gider


bu ilâhisi de bulunmaktadır ki, Mecmua-i Saz ü Söz'deki şiirleri söyleyenlerin büyük çoğunluğu Ali Ufkî Bey'in arkadaşı idiler ve bunları bizzat, şairlerinin ağzından yazmış olmalıdır.


Abdullahad Nûrî'nin günümüze gelen bestelenmiş ilâhileri, ilâhi mecmualarıyla, cönklerle ulaşmış, yeni besteler de bunlara eklenmiştir. Sadettin Nüzhet Ergün'un, Ali Rıza Şengel'in eserlerinde Abdullahad Nûrî'ye ait bir hayli ilâhinin notaları yer almaktadır.


MÜJGÂN ÜÇER