Bağdat Demiryolu
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Bağdat Demiryolu, Osmanlı Devleti zamanında İstanbul ile Bağdat arasında inşa edilen demiryolu.
Almanya, 'Osmanlı bizim Hindistanımız olsun' diyordu. İngilizlerle Almanlar arasındaki rekabet neticede kavgaya dönüştü. Tartışma sürerken Prens Sabahaddin'in babası, Bağdat Demiryolu'nun işletme hakkı yüzünden Abdülhamit muhalifi oldu
1854 yılında Kırım Savaşı'yla borçlanma süreci başlayan imparatorluk bu konuda öylesine bilgisizdi ki Babıali'nin eline 'kredi işlemine aracılık hizmeti bedeli' dolayısıyla borçlandığı paranın ancak yarısı geçiyordu. Sürecin devamında alınan her yeni kredide paranın bir bölümü eski borçların ödenmesi ve faizler için kesilmeye, dolayısıyla Osmanlı Devleti'nin eline neredeyse hiç para gelmemeye başladı.
Bu koşullar kaçınılmaz olarak Hazine'nin iflasını getirdi. 1878'de Berlin Kongresi'nde Osmanlı maliyesinin uluslararası bir komisyona devri kararlaştırıldı.
Dört yıl sonra da Osmanlı borçlarını temizlemek üzere Duyunu Umumiye kuruldu. Düyun-u Umumiye'nin vergi, aşar, gümrük resmi vb gibi devletin çeşitli gelirlerine el koyması sayesinde, yabancı devletlerin alacaklarını toplayamama sorunu ortadan kalktı.
Bu şartlarda Anadolu'yu baştan başa geçecek bir demiryolu projesi cazip hale geldi. Netameli bölgelere hızla asker sevketme olanağını verecek olması dolayısıyla Abdülhamit'in sıcak baktığı Bağdat Demiryolu'nu Hazine'nin finanse etmesi imkânsızdı. Yatırımın yabancı sermayeyle gerçekleştirilmesi kaçınılmazdı. İngilizler 1830'dan beri bu işi üstlenmeye hevesliydiler ama demiryolu imtiyazının onlara verilmesi petrol havzası olan Irak'ı da içeren doğu bölgelerinin Hindistan'a kadar tümüyle İngiltere'nin denetimine bırakılması demekti. Lübnan'daki karışık du- rum nedeniyle Fransa'nın da imtiyazı ele geçirmesi sakıncalı görülüyordu. Buna karşılık Almanya'nın bankalar aracılığıyla büyük şirketlerin sermaye ihracına dayalı yayılma stratejisi daha az tehlikeli görünüyordu Abdülhamit'e. Oysa 1890'lı yıllarda 'Alldeutsche Verband' (Pan-Cermen Birliği) gibi şöven derneklerce dile getirilen ve Mezopotamya'da Alman kolonileri kurmayı düşleyen 'Drang nach Osten' (Doğuya İtilim) planını ve 'Lebensraum' (Yaşam alanı) tezini benimsemişti Alman devleti. Ama bu kaygılar değil, Almanların demiryolu yapımında sergiledikleri göz kamaştırıcı başarı etkiledi Abdülhamit'i ve padişah 'İşi Almanlarla yapalım' kararını verdi. Bu kararda başka faktörler de rol oynadı tabii. Osmanlı Ordusu'nun danışman kadrosunda Alman subayların ağırlığı vardı; ayrıca İstanbul'un gözünde İngiltere ve Fransa'nın sömürgeci karakterleri büyük ölçüde teşhis edilmişti.
Almanya'nın Ermeni, Makedonya, Yunan isyanlarının bastırılmasında Babıali'ye yardım etmesine karşılık İngiltere Karadağ'ın bağımsızlığı, Kıbrıs'ın Yunanistan'a verilmesi yönünde sergilediği tutumla Abdülhamit'in öfkesini çekmişti. Bütün bu açılardan bakıldığında da Almanya 'lekesiz' görünüyordu.
Bütün bu hengâmenin ardından 1898'de inşaatı başlayan Bağdat Demiryolu'nun işletme imtiyazı sözleşmesi 1902 yılında hattın açılışıyla yürürlüğe girdi. Almanya bundan önce Haydarpaşa Liman inşaat ve işletmesini de üstlenmiş, Bağdat Vilayeti çevresinde demiryolu inşa işini almıştı. Petrol bölgesindeki yarışın ilk raundunu kaybeden İngiltere için Arap aşiretlerini İstanbul'a karşı kışkırtmaktan başka çare kalmıyordu. Nitekim Lord Gurzon hattın Kuveyt'e uzanmasını engelledi. Alman subaylar Kuveyt'te güzergâh tespiti için gittiklerinde bölge halen Osmanlı toprağı olmasına rağmen Araplar İngiltere'yle yaptıkları anlaşmayı gerekçe göstererek mühendislik çalışmasına izin vermediler.