Müzakirə:Şah İsmayıl Xətai

Vikipediya, açıq ensiklopediya - ویکیپدیا ، آچیق انسایکلوپدیا

Təkrarlanan məqalələri birləşdirdim, məzmun daha da zənginləşdi.

Redaktə zamanı Gilan hakiminin adının Mirzə Əli, Həsən xan, Kar Kaya kimi verilmişdi. Y.Yusifov və Z.Bünyadovun Azərbaycan tarixi kitabında ad Mirzə Əli kimi verildiyi üçün mən adı Mirzə Əli saxladım

Məqalənin türkcə mətnini də bura olduğu kimi kopyaladım, gələcəkdə məqalənin daha da zənginləşməsində istifadə oluna bilər.--A_M_D 08:54, 18 Yanvar 2007 (UTC)

[redaktə / تحریر] VikiMənbə

Qəzəllərini VikiMənbəyə kopyaladım--A_M_D 20:43, 9 Fevral 2007 (UTC)


Alevi Türkmen Şahı

Şah Hatayi (Şah İsmail) (1487- 1524)

  Kırklar Meydanına Vardım 
  Gel Beri Ey Can Dediler 
  İzzet İle Selam Verdiler 
  Gel İşte Meydan Dediler


Şah Hatayi'm Nedir Halin

Hakk'a Şükr Et Kaldır Elin

Gıybetten Kese Gör Dilin

Her Kula Yeksan Dediler


İran'da Safevi soyundan gelen bir Türk. Erdebil'de doğdu. Ana tarafından Uzun Hasan'ın torunu Bilki Aka'nın oğludur. Babası Haydar'ın ölümünden (1488) sonra dayısı tarafından iki kardeşiyle birlikte düşmanlarından kaçırılarak Şiraz'a gönderildi. Şiraz valisinin, üç kardeşi bir süre hapsettiği söylenir. Akkoyunlu hükümdarı Sultan Yakup'un ölümü üzerine oğlu Rüstem saltanat mücadelesinde onlardan yararlanmak amacıyla üç kardeşi hapisten kurtarır, Şah İsmail'in ağabeyi Sultan Ali, katıldığı iki savaşı da kazanarak Tebriz'e döndüğünde parlak bir törenle karşılanır. Ama üç kardeşin halk üzerinde manevi etkisi, Sultan Ali'nin kazandığı zaferler Rüstem Bey'i korkutur, onları ortadan kaldırmanın yollarını ararken durumu sezen Sultan Ali kardeşleriyle birlikte Erdebil'e kaçar. Sultan Ali yolda kendilerini izleyen Rüstem Bey'in askerleri tarafından öldürülür. Ama iki kardeşini yedi müridiyle Erdebil'e göndermeyi başarır. Şah İsmail ve kardeşi İbrahim burada müritlerince korunur. Sürekli izlendikleri için bir süre sonra Bağru dağına, oradan da Gilan, Gaskar, Reşt ve Lahican'a kaçırılırlar. Lahican'da Kar Kaya'nın evinde saklanan Şah İsmail ilk öğrenimini özel bir öğretmenden gördü. Babasının müritleri dört bir yandan onu görmeye geliyorlardı. Yakalanamadığını gören Rüstem Bey, Lacihan üzerine yürümeye hazırlanırken öldürülünce (1497), Şah İsmail harekete geçer. Müritlerini toplayıp Hazer kıyılarındaki Aravan'a (1500), oradan Erdebil'e gelir. Kendisine katılan Türk oymaklarıyla birlikte yeterince kuvvet topladığını görünce ilk olarak babasının ve Şiilere yapılan eziyetlerin öcünü alma yolunu tutar. Tebriz'e gelip taç giydiğinde (1502), babasının öcünü almış, Baku'yü zaptetmiş, Nehcivan'da Elvend Bey'i yenmiştir. Şah İsmail'in bundan sonraki yaşamı Şiiliği yaymak, Safevi devletinin sınırlarını genişletmek için yaptığı savaşlarda geçer. Devletin sınırları genişleyip Şiilik Anadolu'ya doğru hızla yayılınca Osmanlı'larla çatışır. Sonunda Çaldıran'da Yavuz'a yenilir (1514) ve kaçar. Bu yenilgiden sonra Tebriz'e döndüyse de eski gücünü yitirdiği gibi uğradığı ruhsal çöküntüyle de kendisini şaraba verir. Oğlu Tahmasb'ı yerine atabey olarak bırakır, her yılını ayrı bir kentte geçirerek yaşamını tamamlar. Azerbaycan'da iken ölür. Cenazesi Erdebil'e götürülür.

Şah İsmail, Hatayi mahlasıyla şiirler yazdı. Sanatçı kişiliği çok zor koşullar altında geçen çocukluğu sırasında oluştu. Aruz ve heceyle yazdığı şiirler Azerbaycan edebiyatının Nesimi ve Fuzuli arasındaki döneminin en güçlü temsilcisi olduğunu kanıtlar. Özellikle heceyle yazdığı şiirler Anadolu'da gelişen tekke edebiyatını büyük ölçüde etkiler. Alevi -Bektaşi edebiyatının en güzel örneklerini sunar. Sadettin Nüzhet, şiirlerini dörde ayırıyor:

a) Tasavvufi düşüncelerini içerenler,

b) Aleviliği dile getirenler,

c) Hurufiliğin ilkelerini yansıtanlar,

d) Aşıkane olanlar.

Aruzla yazdığı şiirlerinin ise daha çok tasavvufi olduğu görülür. Bu şiirlerinde kullandığı dil klasik şiirin dilidir.

Hece ölçüsüyle koşma ve semai biçiminde yazdığı nefesler ise Yunus'un izlerini taşır. Ama Hatayi'nin kendine özgü şiir yolu oluşturduğu da belirtilmelidir. Hece ve aruzla yazdığı şiirlerini kapsayan Divan'ı basıldı (Sadettin Nüzhet Ergun, Hatayi divanı, 1956; bütün nüshaları karşılaştırılarak yapılan basımı için bkz. Aziz Aka Mehmedof, Şah İsmail Hatayi Eserleri 1, Bakü 1966). Ayrıca Dehname adlı Ali'yi öven bir mesnevisi (Baku 1946) ile yine mesnevi biçiminde yazılmış bir Nasihatnamesi vardır. Değerli araştırmacı Nejat Birdoğan Alevilerin Hükümdarı Şah İsmail Hatayi adlı yapıtında bu büyük ozanın yaşam öyküsünü, Osmanlı ve Safevi yanlarından topladığı şiirlerini daha geniş ve gerçekçi biçimde vermiştir.

KİŞİLİĞİ

Yaşamına can korkusu ile başladı. Daha altı yaşında iken dedesinin müritlerince kaçırılmasaydı öldürülecekti. Gilyan'da altı yıl gizlilik içinde yaşadı. On iki yaşında Ercuvan'da Taliş Mehmed Bey'in elinden zor kurtuldu. Bu yaşında yandaşlarına kalelerin nasıl alınacağını öğretiyordu. Ele geçmeden yandaş toplayabilmek için binlerce kilometre yol yapıyor, ayrı ayrı iklimlere, huyunu suyunu bilmediği topluluklar arasına giriyor, karşılaştığı herkesi inandırıp yanına alıyordu. Anadolu'dan binlerce, on binlerce kişi yalınayak bu genç adam için yollara düşüyordu. Bu yollara düşmede eski Türk inancının etkisi ve inancı olduğu kadar çocuk Şah'ın kişiliği de etkin rol oynuyordu. Osmanlı'da aradığını bulamayan Anadolu halkı, özellikle Erzincan, Sivas, Karaman Türkmenleri Şah'a doğru yola çıktılar. Bu gidiş yıllarca sürünce Yavuz'a verilen bir dilekçede "İşte bir zaman geldi ki Rum ülkesinin halkının çoğu Erdebil olup kafir oldu." denilecektir.

Hoca Sadeddin, bu göçü Ol taifenin kalanı dahi terk-i diyar etmek istediler. Ölüsü, dirisine yüklenip cümlesi çıkup gitmek istediler. diye anlatır. Kuşkusuz bu gidişi, Anadolu'da kimsesiz kalan Türk'ün orada önem ve güven kazanma isteğine bağlayanlar da vardır. Ömründe ve diyarında kendüye adem dinmeyen bikarlar tuman (tümen) beyleri olup hadden ziyade itibar buldular. İşiten çıktı gitti. Yerinden ayrılup yurdunu terk idüp çiftin çubuğun dağıttı. Osmanlı ve Dulkadrlı önlemleri bu yürüyüşü durduramıyordu. Hac yerine Erdebil ziyaretini yeğleyenler, Biz diriye varırız, ölüye değil." diyorlardı. Bu bilgiyi Aşık Paşazade, bir söylenti olarak aktarıyor.

Kuşkusuz bu oluk oluk akışın sonunda karşılaşılan kişi öyle sıradan biri değildir. Bir kez, kesinlikle çok iyi bir eğitim ve öğrenim görmüştür. Bu eğitim kavramında daha on iki yaşında iken değme babayiğitlerin katlanamayacağı bir gövde dayanıklılığı bulunmak tadır. Bu yaşta en kanlı boğuşmaların içine girip çıkmıştır. İyi bir dövüşçü ve avcıdır. 1500 yılında Tercan-Sarıkayasında bir mağarada yaşayan ve insanlara saldıran bir ayıyı okla vurup öldürecek kadar bilekli ve yüreklidir. O kış Erdebil yöresinde kuşların donup düştüğü havalarda adamlarına kardan kale yaptırıp kuşatıyor ve onları oyalıyordu.


SANATI

Şirvanlı Melikü'ş Şüera Habibi'nin öncülük ettiği Türkçe edebiyatın bir çok uğraşanları devletçe korunma altına alınmıştır. Şah İsmail'in kendisinin hece ve aruz ozanı olması ününü artırmış, bilime saygısı da duyulunca kimi bilginler Erdebil'e gelmiş, kimisini de kendisi getirtmiştir. O dönem kaynaklarında Şah İsmail'i sıradan bir hükümdar olmaktan çok, eski Hurremi'liğin, Babeki'liğin sürücüsü ve Turan düşüncesinin yeni temsilcisi olarak düşünmek mümkün. Bunun için Yavuz Selim, Şah İsmail'e "Afrasiyab -1 Ahd" diyecektir. İsmail'e olan sevgi ve sığınma yürüyüşlerine böylece sanat adamları da katıldı. Sultan Hüseyin Baykara'nın (rn. 1447 -1505) oğullarına hile ile ağır yenilgiler vuran Özbek hanı Şeybani'yi 1510'da ortadan kaldıran İsmail'e bu tarihte ilk sığınmalar oluyor. İsmail, bu sanatçıları saygı ile karşılayıp seçkin görevlere atıyor. Bu sanatçıların başında Kemaleddin Behzad (1455 -1535) vardır.

Bu dönemin tarihçilerinden Hvodemir'in anlattığına göre "Üstad Behzad, dönemin en olgun nakkaşlarının ustasıdır. Bir süre, doğruluk örneği Emirin (Hüseyin Baykara'nın) yanında eşsiz işlerle uğraşırken şimdi yüce mertebeli Sahib Kıranın (Şah İsmail'in) yanındadır." Hvodemir, bu kitabını H. 904'te (rn. 1498) Ali Şir Nevai adına yazmaya başlamış, H. 905'te (rn. 1499) bitirmiştir. Böylelikle Kemaleddin Behzad'ın Şah İsmail'e sığınışı daha önceki yıllara geçiyor. Bu kitaba göre Nakkaş Ağa Mirek, Hüseyin Baykara yanında iken Kemaleddin Behzad, Şah İsmail'in yanındadır. Belki de Hüseyin Baykara, döneminin geleneğine uyarak Şah İsmail'e bir çok sanatçıyla birlikte Behzad'ı armağan etmiştir. Behzad, özel bir fermanla 1521'de nakkaşhaneye müdür ve sahib-i ihtiyar (yetkili) atandı. O güne değin dağınık olan Safevi nakşına artık bir biçim vermişti. Ağa Mirek, Muhammed Tebrizli, Hace Abdül Aziz, Muzaffer Ali Muhammed vb. bu okulun öbür öğretmenleri idi. Bu dönemde arta kalan kimi saray süslemelerinin yanı sıra son yıllarda bulunan "Cihan Ara-yı Şah İsmail Safevi" kitabındaki yirmi kadar minyatür de dönemine ışık tutması bakımından oldukça değerlidir.

ESERLERİ

Şah İsmail her şeyden önce bir şiir adamıdır, bir gönül adamıdır. Dönemindeki şiir türlerinin tümünü denemiştir.

Ey Hatai zikr-i fikrin eyledin eş'are sarf

Tuttu irfan defterini ehl-i divan şimdiden

dediğine göre irfanının ululuğu dünyayı çok erken tutmuş. Mesnevi de olsun divan şiirlerinde olsun dönemin din ve edebiyat bilgilerine iyice egemen olduğu bir gerçek. Yapıtlarına Farsça ve Arapça eklediğine göre bu dilleri de biliyor. Cavidan-Name'den söz ettiğine göre Fazlullah'ı ve Hurufi'liği biliyor. Kur'an ayetlerine kafiyeli dizeler yazıyor. Ayetleri açıklıyor. Ebced'i biliyor. Özetle şiir bilgilerinde oldukça güçlü. Dehname mesnevisini 19 yaşında yazmıştır. Halk şiiri türlerini biliyor ve ustalıklı kullanıyordu. Hatai'nin aruzla yazdığı şiirlerini çıraklık ve ustalık dönemlerine ayırmak olası. Çaldıran vuruşmasından sonra bu büyük adamın duygularında geniş ölçüde değişmeler olmuş. O, gururlu ve kendini yenilmez sanan egemenin yerini daha durgun, yenilmiş ve gururu kırılmış bir adam aldı. Şiirleri de bu duygulara paralel olarak değişti. Böylelikle duygu yönü ağır basan şiirlerinde bir güçlenme görüldü.

Diyarı aşka sultanam dila men de zamanılda

Vezirimdir gam u gussa oturmuş iki yanımda

Men ol şahbaz-ı kühsarem başeğmem gülle-i Kare

Nice anka kimi yavru uçurdum aşiyanımda

gazelinde en içli divan ozanının gücü görülür. Hatai, elbette bir Fuzuli değil. Şiir anlayışı değişik. Hatai'nin şiirlerinde düşüncelerini şiir diliyle yaymak isteyen bir Şah'ın çabalaması var. Şah için şiir bir araçtır. Hatai'nin iki katı yaşayan ulu ozan Fuzuli'de şiirin amaç olduğu açıktır. Hatai bir yandan boğuşurken bir yandan yeni bir devlet kuruyordu. Buna karşın kimi şiirlerinde kendisini güçlü görür:

Çün tecella nurını görmek temenna eylerem,

Şimdi Mansur'am meni bir dara göndermek gerek

beyti herhalde benzerlerinin önünde yer alacak güçte. Şiirdeki gücü asıl hece ile söylediği deyişlerdedir. Bunlar, yüzyıllardır onun inancından olsun olmasın Türk halkının dil-ezberi olmuştur. Kimi törenlerde semahların, cüş havalarının, düvaz imamların hep bu deyişlerden seçildiğini herkes bilir.

Türkiye'de hakkında ilk kez Rahmetli Sadeddin Nüzhet Ergun ciddi bir kitap yazar. Kitapta hece ile şiirlerinin yanı sıra, Nasihatname mesnevisinin tümü, ikinci bir mesnevi ve Dehname den kimi kısa bölümler alınır. Rahmetli Sadeddin Nüzhet kuşku yok ki alanının en yetkilisi. Kitabın sunuş yazısındaki incelemesi son derece değerli. Konuyu ve bu alandaki çalışmaları iyi incelemiş. Azerbaycan yayınlarının temelini Leningrad ve Taşkent nüshaları oluşturuyor. Düzenleyenler, Paris ve Londra nüshalarını da gözden geçirmişler.

Hatayimdir Şah Hatai

Amma adım Ömer dunır.

Demek ki Şah Hatai veya yalnız Hatai adını kullanan başka başka ozanlar var. İlginçtir ki bunlardan birinin adı da Ömer. Kimi deyişler değişik yerlerde eksik dörtlüklerle yayınlanıyor. Azerbaycan ve Erdebil nüshaları tapşırmayı Hatai, Napoli nüshası ile Sadeddin Nüzhet yayını ise Hatayi olarak alıyor.

Geldi Cebrail çağırdı ya Muhammed Mustafa

dizesiyle başlayan şiir Alevi cemlerinde çok söylenen Mihraçlama dır. Türkiye'de ise ilk kez Sefer Aytekin'in 1958'de yayınladığı Buyruk kitabında yer almış. Buyruk'un Şeyh Safi'ye ait olmadığının kesin kanıtı da kendisinden çok sonra yaşayan torununun bu şiirinin o yapıtta yer alması. Dehname'nin yalnız Leningrad müzesinde aslı vardır. Bu şiir Şah İsmail'in 19 yaşında yazdığı bir aşk öyküsü. 1532 ikiliden oluşmuş. Bölüm başlıkları Farsça verilmiş. Altlarında Azeri ağzıyla çevirileri var. Bu çeviriler Şah İsmail'in değil. Son bölümde,

Hicrinde üç zid ü nun geçti

Sin'din dahi bir füzun geçti

dediğine göre ebcetle bu açıklama h. 911'i (m. 1506) gösteriyor.


Eserlerinden bazıları:

1 Muhammed Ali'nin Aldım Elini

Hak Deyip Tuttuğum Elden Ayrılmam

On İki İmamın Tuttum Yolunu

Hak Deyip Tuttuğum Yoldan Ayrılmam

Mürşidin Nefesi Hak Nefesidir

Mürşid Sözün Tutmayanlar Asidir

Mürşidin Rızası Hak Rızasıdır

Hak Deyip Tuttuğum Yoldan Ayrılmam

Mürşidin Gittiği Veli Yoludur

Gitme Dediğine Gitmemelidir

Zahir Batın Muhammed Ve Ali'dir

Hak Deyip Tuttuğum Yoldan Ayrılmam

Hak Erenler Bir Araya Derilse

Cümle Aşıklara Nasip Verilse

Aşikare Hak Gözüyle Görülse

Hak Deyip Tuttuğum Yoldan Ayrılmam


Şah Hatayi'm Hak Bil Tuttuğum Eli

Zahirde Batında Hak Gördü Seni

Gerçek Erenlerden Aldım Haberi

Hak Deyip Tuttuğum Yoldan Ayrılmam


2 Muhammed Ali'yi Candan Sevenler

Yorulup Yollarda Kalmaz İnşallah

İmam Hasan'ın Yüzün Görenler

Hüseyin'den Mahrum Olmaz İnşallah


İmam Zeynel'den Bir Dolu İçtim

İmam Bakır'da Kaynayıp Coştum

İmam Cafer'e Vardım Ulaştım

Bundan Özge Yola Sapmaz İnşallah


İmam Musa'dan Gelen Erenler

Can Baş Feda Edip Cemler Görenler

İmam Rıza'ya Zehir Verenler

Divanda Şefaat Bulmaz İnşallah


Bir Gün Olur Okuturlar Defteri

Şah Oğlunun Belindedir Teberi

Uyanırsa Taki Naki Askeri

Açılan Gülümüz Solmaz İnşallah


Hatayi Der Bu İş Bizi Bitire

Özünü Kata Gör Ulu Katara

Mehdi Şevki Bu Cihanı Tutar

Şah Oğluna Sitem Olmaz İnşallah


3 Serime Bir Sevda Geldi

Muhammed Ali'den Beri

Yandı Vücudum Kül Oldu

Ta Kalubeli'den Beri


Ali'nin Fatma Kanber'i

Hırka Tutunur Önleri

Severim On İk'imam'ları

Atası Pirimden Beri


Hasan'la Hüseyin'i Sevdim

İkrarım Onlara Verdim

Kafirleri Bütün Kırdım

Halil-Ür-Rahman'dan Beri


Zeynelabidin Yolları

Açılır Gonca Gülleri

Bakır İmamlar Serveri

Severim Soyundan Beri


Muhammed Dünyaya Geldi

Şu Alem Nur İle Doldu

Hacem İmam Cafer Oldu

Okuram Kur'an'dan Beri


Musahibim Musa Kazım

Rıza'ya Bağlıdır Özüm

Kolumda Şahinim Bazım

Beslerim Zamandan Beri


Taki'den Etek Tutmuşam

Naki Sırrına Yetmişem

Askeri'den Mey İçmişem

Sarhoşum Zamandan Beri


İkrarım Bendi Boşandı

İndi Türaba Döşendi

Mehdi'den Kılıç Kuşandı

Bilirem Zamandan Beri


Şah Hatayi'm Hakk'a Yalvar

Sevdiğim Ali'dir Server

Sorarlarsa Bizi Erler

Gelirem Divandan Beri


   4

Sufi Mezhebimin Nesin Sorarsın

Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz

Gözlüye Gizli Yok Ya Sen Ne Dersin

Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz


Eğnimize Kırmızılar Giyeriz

Halimizce Her Manadan Duyarız

Katarda İmam Cafer'e Uyarız

Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz


Her Kimin Ki Çerağını Hak Yakar

Mümin Olanları Katara Çeker

Aslımız On İki İmama Çıkar

Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz


Biz Tüccar Değiliz Alıp Satmayız

Erkan Gözetiriz Yoldan Sapmayız

Gönlümüz Ganidir Kibir Tutmayız

Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz


Muhammed Ali'dir Kırkların Başı

Uralım Yezid'e Laneti Taşı

Hünkar Hacı Bektaş Veli'dir Eşi

Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz


Baharda Açılır Gonca Gülümüz

Ol Dergaha Doğru Gider Yolumuz

On İki İmam İsmin Okur Dilimiz

Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz


Şah Hatayi'm Eydür Muhammed Ali

Onlardan Öğrendik Erkanı Yolu

Ali Muhammed'dir Muhammed Ali

Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz



5 Hü Diyelim Gerçeklerin Demine

Gerçeklerin Demi Nurdan Sayılır

On İki İmam Katarına Uyanlar

Muhammed Ali'ye Yardan Sayılır


Üç Gün İmiş Şu Dünyanın Safası

Safasından Artık Olur Cefası

Gerçek Erenlerin Nutku Nefesi

Biri Kırktır Kırkı Birden Sayılır


İhlas İle Gelen Bu Yoldan Dönmez

Dost Olan Dostuna İkilik Sanmaz

Eri Hak Görmeyen Hakk'ı Göremez

Gözü Bakar Amma Körden Sayılır


Gerçek Aşık Menzilinde Durursa

Çerağ Gibi Yanıp Yağı Erirse

Eksikliği Kendözünde Bulunursa

O Da Erdir Yine Erden Sayılır


Şah Hatayi'm Eydür Bağdad'dır Vatan

İkilikten Geçip Birliğe Yeten

Erenler Yanında Kıyl Ü Kal Tutan

Yolu Dikenlidir Hardan Sayılır



6 Serseri Girme Meydana

Aşık, Senden Yol İsterler

Kallaş İle Oturmadın

İman Ehli Kul İsterler


Bu Yola Giren Oturmaz

Hak Söze Hile Katılmaz

Bunda Hiç Hile Satılmaz

Cevherinden Pul İsterler


Bir Kılı Bin Pare Eder

Bu Yolu İhtiyar Eder

Şah'ım Bir Yol Kurmuş Gider

Yol İçinde Yol İsterler


Şah Hatayi Der Neylersin

Her Müşkili Hal Eylersin

Ansın Çiçek Derersin

Yarın Senden Gül İsterler



7 Gönül Ne Gezersin Seyran Yerinde

Alemde Her Şeyin Var Olmayınca

Olura Olmaza Dost Deyip Gezme

Bir Ahdine Bütün Yar Olmayınca


Yürü Sufi Yürü, Yolundan Azma

Elin Gıybetine Kuyular Kazma

Varıp Her Dükkanında Metaın Çözme

Yanında Mürşidin Var Olmayınca


Kalktı Havalandı Gönlümün Kuşu

Kavga, Gıybet Etmek Kötünün İşi

Üstadın Tanımaz Bunda Her Kişi

Anın Kim Mürşidi Er Olmayınca


Varıp Bir Kötüye Sen Olma Nöker

Çarhına Değer De Dolunu Döker

Ne Huda'dan Korkar Ne Hicap Çeker

Bir Kötüde Namus Ar Olmayınca


Şah Hatayi'm Edem Bu Sırrı Beyan

Kamil Midir Cahil Sözüne Uyan

Bir Baştan Ağlamak Ömredir Ziyan

İki Baştan Muhip Yar Olmayınca



8 Kırklar Meydanına Vardım

Gel Beri Ey Can Dediler

İzzet İle Selam Verdiler

Gel İşte Meydan Dediler


Kırklar Bir Yerde Durdular

Otur Deyü Yer Verdiler

Önüme Sofra Serdiler

El Lokmaya Sun Dediler


Kırkların Kalbi Durudur

Gelenin Kalbi Arıdır

Gelişin Kandan Beridir

Söyle Sen Kimsin Dediler


Gir Semaa Bile Oyna

Silinsin Açılsın Ayna

Kırk Yıl Kazanda Dur Kayna

Dahi Çiğ Bu Ten Dediler


Gördüğünü Gözün İle

Söyleme Sen Sözün İle

Andan Sonra Bizim İle

Olasın Mihman Dediler


Düşme Dünya Mihnetine

Talip Ol Hak Hazretine

Ab-ı Zemzem Şerbetine

Parmağını Ban Dediler


Şah Hatayi'm Nedir Halin

Hakk'a Şükr Et Kaldır Elin

Gıybetten Kese Gör Dilin

Her Kula Yeksan Dediler



9 Şu Dünyanın Ötesine

Vardım Diyen Yalan Söyler

Baştan Başa Safasını

Sürdüm Diyen Yalan Söyler


Ark Kazarlar Argın Argın

Felek Çevirmekte Çarkın

Bu Dünyada Mal Ve Mülküm

Vardır Diyen Yalan Söyler


Kuru Ağaçta Olur Gazel

Kendi Okur Kendi Yazar

Ahdi Bütün Hüsnü Güzel

Vardır Diyen Yalan Söyler


Şah Hatayi'm Der Varılmaz

Varılırsa Da Gelinmez

Rehbersiz Hiç Yol Bulunmaz

Buldum Diyen Yalan Söyler



10 Gele Gönül Hoş Görelim Bu Demi

Bu Da Böyle Kalmaya Bir Gün Ola

Kişi Çekmek Gerek Gussayı Gamı

Hak'tan Gelür Her Ne Gelse Bir Kula


Er Odur İ'tikad Ede Pirine

Nazar Ede Evvel Ü Ahırına

Elbet Yol Kadimdir İlter Yerine

Sana Kim Neylerse Salagör Yola


Biz De Biliriz Ki Dostu Kardeşi

Bulamadım Bir Kara Gün Yoldaşı

Dost Geçinüb Yüze Gülen Kallaşı

Bahasıdır Satmak Gerek Bir Pula


Her Kişi Bir Hayal İle Eğlenür

Daim Anın Gönlünde Ol Eğlenür

Böyle Olur Sevdiğim Gah Ağlanur

Kimi Gördük Kıyamete Dek Güle


Karun'u Gör Bunadı Ya Buldukça

İnandı Felek Yüzüne Güldükçe

Sen İyilik Et Durma Elden Geldikçe

Dediler Halk Bilmezse Halik Bile


Gerçek Olan Kişi Dosttan Ayrılmaz

Değme Kişide Hakikat Bulunmaz

Sen Seni Satsan Yedirsen Bilinmez

Bu Zamanda Kimse Yaramaz İle


Hatayi Dünyanın Ötesi Fani

Bizden Evvel Bunda Gelenler Kani

Sanma Daim Şad Yürüye Düşmeni

Bir Gün Olub Nevbet Ana Da Gele



11 Muhammed Ali'nin Aldım Elini

Hak Deyip Tuttuğum Elden Ayrılmam

Oniki İmamın Tuttum Yolunu

Hak Deyip Tuttuğum Yoldan Ayrılmam


Mürşidin Nefesi Hak Nefesidir

Mürşid Sözün Tutmayanlar Asidir

Mürşidin Rızası Hak Rızasıdır

Hak Deyüb Tuttuğum Yoldan Ayrılmam


Mürşidin Gittiği Veli Yoludur

Gitme Dediğine Gitmemelidir

Zahir, Batın Da Muhammed Ali'dir

Hak Deyüb Tuttuğum Yoldan Ayrılmam


Hak Erenler Bir Araya Derilse

Cümle Aşıklara Nasib Verilse

Aşikare Hak Göziyle Görülse

Hak Deyüb Tuttuğum Yoldan Ayrılmam


Şah Hatayi'm Hak Bil Tuttuğun Eli

Zahirde Batında Hak Gördü Seni

Gerçek Erenlerden Aldım Haberi

Hak Deyüb Tuttuğum Yoldan Ayrılmam



12 Hakikat Bir Gizli Sırdır

Açabilirsen Gel Beri

Küfr İçinde İman Vardır

Seçebilirsen Gel Beri


Açıldı Cennet Kapusu

La'l Ü Gevherdir Yapusu

Kıldan İncedir Köprüsü

Geçebilirsen Gel Beri


Canımız Melek Canıdır

Tenimiz Selman Tenidir

İçtiğim Arslan Kanıdır

İçebilirsen Gel Beri


Pirimden Öğüt Almışam

Üstadımdan Ders Almışam

Men Kanadım Bağlamışam

Uçabilirsen Gel Beri


Men Bağçelerin Gülüyem

Ayn-I Cem'in Bülbülüyem

Kırk Kapunun Kilidiyem

Açabilirsen Gel Beri


Şah Hatayi'm Eydür Heman

Dağları Bürüdü Duman

İşte İncil İşte Kur'an

Seçebilirsen Gel Beri


   13

Türbesinin Üstün Nakş Eylemişler

Gel Dinim İmanım İmamı Hüseyn

Seni Dört Köşeye Baş Eylemişler

Gel Dinim İmanım İmamı Hüseyn

Çağlar Sular Gibi Akasım Gelmez

Şehrine Girince Çıkasım Gelmez

Yezid'in Yüzüne Bakasım Gelmez

Gel Dinim İmanım İmamı Hüseyn


Senin Aşıkların Yanar Yakılur

On İki İmam Katarına Katılur

Bunda Yezid'lere La'net Okunur

Gel Dinim İmanım İmamı Hüseyn


Senin Dervişlerin Sema'lar Döner

Kadir Geceleri Şem'alar Yanar

Katarımız İmam Ca'fer'e Uyar

Gel Dinim İmanım İmamı Hüseyn


İmamı Hüseyn'in Kolları Bağlu

Muhib Aşıkların Ciğeri Dağlu

Hazret -İ Ali'nin En Küçük Oğlu

Gel Dinim İmanım İmamı Hüseyn


Şah Hatayi'm Eder Erenler Nerde

Çalısız Kayasız Bir Sahra Yerde

Kerbela Çölünde Kandilde Nurda

Gel Dinim İmanım İmamı Hüseyn


14

Övmüşde Yaratmış Kendi Nurundan

Padişah Eylemiş İlin Üstüne

Cemalini Gördüm Salavat Verdim

Cığalar Sokunmuş Serin Üstüne

Vallahi Kur'an'dır Senin Sözlerin

Yasin'i Şeriftir İki Gözlerin

İnna Fetehna'lık Güzel Yüzlerin

Vessaha İnmiştir Halin Üstüne


Kirpikler Altında Benler Düzüldü

İkrarından Dönen Hak'tan Üzüldü

Ak Göğsünde Hüvel-Himmet Yazıldı

Veş-Şems İnmiştir Dalın Üstüne

Alnımızda Yazılı Böyle Bir Yazı

Mümin Müslim Hakk'a Eyler Niyazı

Besmeleyle Okunur Elham Suresi

Okudum Da Geldim Yolun Üstüne

Şah Hatayi'm Eyder Şem'i Çırası

Errahman'dır İki Kaşın Arası

Besmeleyle Okunur Elham Suresi

Okudum Da Geldim Ölün Üstüne



15

Bir Güzelin Vücudunun Şehrine

Bak Nazar Eyle De Hemen Arif Ol

Dükkanında Dediğin Metaına

Bak Nazar Eyle De Heman Arif Ol


Seyr Et Özge Erenlerin Göresin

Tabib Sarar Yüreğimin Yarasın

Çerb Eyleme Muhabbetin Çırasın

Yak Nazar Eyle De Heman Arif Ol



Hercai Güzele Koşma Başını

Hercailik Edüb Atar Taşını

Müşteri Bulursan Çöz Kumaşını

Sat Nazar Eyle De Heman Arif Ol


Beş Vakit Farzdır Sünneti De Kaç

Özünü Tanış Da Müşkilini Seç

Hakikat Tarlasına Ma'rifetler Saç

Ek Nazar Eyle De Heman Arif Ol


Hatayi'm Der Rahm Etmezem Yalana

Özün Teslim Eder Kendi Gelene

Ay Ali'dir Gün Muhammed Bilene

Bak Nazar Eyle De Heman Arif Ol



16 Dön Beri Dön Beri Yüzün Göreyim

Ben Seni Ali'nin Yoluna Saldım

İkrarı Boynuna Zencir Olası

Ben Seni Ali'nin Yoluna Saldım

Yarden Ayrılmışam Bu Gündür Yasım

İşitsün Avazım Dinlesün Sesim

Yollar Karim Olsun İkrarın Hasım

Ben Seni Ali'nin Yoluna Saldım

Fatma Ana Oturur Muhkem Yurduna

Yüzün Gören Yanmaz Tamu Od'una

İmamda Okunan Hutbe Adına

Ben Seni Ali'nin Yoluna Saldım


Şah Hatayi'ım Eydür Derdlerim Komam

Yezidler Çevirmiş Vermiyor Aman

Yardımcımız Olsun On İki İmam

Ben Seni Ali'nin Yoluna Saldım


17

Gündüz Hayalimde Gece Düşümde

Ah Senin Dertlerin İmam Hüseyin

Ün İki Ayların Hem Sabahında

Dilimde İvirdim İmam Hüseyin


Hatice, Fatıma Divanda Bile

Şehriban Geliyor Saç Yola Yola

Ağladıkça Çeşmim Yaşını Sile

Mah Yüzüne Dökmüş İmam Hüseyin


Yarın İller Mahşer Derilinceğiz

Sorgu Sual Orda Soruluncağız

Kanlı Mektubumuz Verilinceğiz

Hesabın Görüyor İmam Hüseyin

Asası Elinde Sancak Uğrunda

Gahi Mizan Gahi Sırat Yolunda

Muhammed'in Sancağının Önünde

Mazlum Mazlum Gezer İmam Hüseyin


Şah Hatayi'm Ne Hoş Gördün Yerini

Kimse Bilmez Evliyanın Sırrını

Maviye Soyunu Mülcem Oğlunu

Sürün Şu Dergahtan İmam Hüseyin



18

Usul Erkan Bilmez Nadan Elinden

Usul Ağlar Erkan Ağlar Yol Ağlar

Bülbülün Figanı Gonca Gülünden

Bülbül Ağlar Diken Ağlar Gül Ağlar

Kamil Olanların Bellidir Yeri

Aşk Yoluna Koydum Can İle Seri

Hakk'ın Didarını Görelden Beri

Derya Ağlar Irmak Ağlar Göl Ağlar

Haçan Cüşa Gelse Akar Bu Seller

Açılmış Laleler Kırmızı Güller

Çalkanır Şahanlar Dökülür Teller

Şahan Ağlar Pençe Ağlar Tel Ağlar


İyi İle Konuş Olasın İyi

Felek İyi Bilir Paşayı Beyi

Bu Çarhın Elinden El Aman Deyi

Hünkar Ağlar Vezir Ağlar Kul Ağlar


Şah Hatayi'm Neler Gelir Dilimden

Hakikat Kuşağın Çözme Belinden

Nice Özün Bilmez Derviş Elinden

Hırka Ağlar Tülbent Ağlar Şal Ağlar


19

Dünyadan Elin Çek Divane Gönlüm

Ulaş Bir Üstada Er İle Görüş

Mürşid Nazarını Yad Ederse Dil

İkilikten Geçüb Bir İle Görüş


Er Eteğine Yüz Sürmek Dilersen

Aslına Zatına Ermek Dilersen

Hakk'ın Cemalini Görmek Dilersen

Nur İle Nur Olup Sırr İle Görüş


Sen Nefsini Öldür Olagör Yeksan

Varlık Gömleğini Eylegil Üryan

Yedi İklim Dört Köşede Lamekan

Erenlerin Sırrı Nur İle Görüş


Aşık-I Sadıklar Ola Gelmiştir

Ağlayanlar Bir Gün Güle Gelmiştir

El Ele El Hakk'a Bula Gelmiştir

Tanrı Kendi Özün Pir İle Görüş

Hatayi Biçare Kuldur Şahma

Hünkar Hacı Bektaş Nazargahına

Deli Gönül Hak Ol Düş Dergahına

Er Olayım Dersen Er İle Görüş


Mahlası Şah Hatayi'ye ait olan türküler:

Ezel Bahar Olmayınca

Ezel bahar olmayınca

Kırmızı gül bitmezimiş

Kırmızı gül bitmeyince

Sefil bülbül ötmezimiş

Dost bülbüller gelir ötmeye

Güle sarılıp yatmaya

Bağıban gülü satmaya

Gül kadrini bilmezimiş

Gel ey bağban satma gülü

Haramdır parası pulu

Ağlatma sefil bülbülü

Gözyaşını silmez imiş

Yılda bir gün ziyan olur

Dost yoluna talan olur

Bazı insan hayvan olur

Hayvan adem olmazimiş


Şah Hatayım ölmeyince

Tenim turap olmayınca

Dost dosttan ayrılmayınca

Dost kadrini bilmezimiş


Elâ Gözlü Pirim Geldi


Elâ Gözlü Pirim Geldi,

Duyan Gelsin İşte Meydan.

Dört Kapıyı Kırk Makamı,

Bilen Gelsin İşte Meydan.

Hudey,Hudey,Demler Hudey,

Hudey,Hudey Canlar Hudey.

Ben Pirimi Hak Bilirem,

Yoluna Kurban Oluram,

Dün Doğdum Bugün Ölürem,

Ölen Gelsin İşte Meydan.


Hudey,Hudey,Demler Hudey,

Hudey,Hudey Canlar Hudey.

Şâh Hatayi Der Sırrını

Meydana Koymuş Serini,

Nesimi Gibi Derisin

Yüzen Gelsin İşte Meydan.

Hudey,Hudey,Demler Hudey,

Hudey,Hudey Canlar Hudey


Benim Pirim

Benim pirim Şahi Merdan Ali'dir

Sefiller destini tutan Ali'dir

Kopardı hayberin kapısın kırdı

Kaldırıp arşumana atan Ali'dir


Haydar haydar pirim Ali'dir


Şah Hatayım Ali'm mansur darında

Hü deyi cebrail serim yardıran

Üç yüz yıldan sonra nergiz getiren

Nergizi selmana sunan Ali'dir

Haydar haydar pirim Ali'dir