Hapishane
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Hapishane, hüküm giymiş kişilerin cezalarını çekmesi için hapsedildikleri yerlerdir. İnsanların cezalandırılma amacıyla kapalı bir yere koyulmaları eski bir uygulamadır. Londra’daki Londra Kulesi, Paris’teki Bastille kalesi, İstanbul’daki Yedikule zindanı bu tür yerlerdi. Ama buralara sıradan suçlular değil, siyasal tutuklular kapatılırdı. 1622’de bir yeniçeri ayaklanmasıyla tahttan indirilen Osmanlı Padişahı Genç Osman Yedikule’ye kapatılmış ve burada öldürülmüştür. Hapishanede geçirilen süre suçun ağırlığına göre değişir. Çok ağır suçlarda suçlu ömür boyu hapsedilebilir . Yaşı küçük olan suçluların koyuldukları yerlere "ıslahevi" denir . Gözetim cezası alanlar da hapishaneye koyulmazlar, ama belirli bir süreyi özgürlükleri kısıtlanmış olarak geçirirler.
[değiştir] Eski hapishaneler
Batı dünyasında 19. yüzyılın ortalarından önce birçok suçun cezası ölümdü. Bazı suçlular cezalarını sömürgelerdeki kamplarda çekerlerdi. Hapishanelerde, yargılanmayı, ceza kamplarına gönderilmeyi ya da ölümü bekleyen suçlular tutulurdu. İlk hapishaneler olarak da genellikle kale burçları kullanıldı. 1166’da İngiltere’de II. Henry’nin buyruğuyla yapılan hapishane yargılanmayı bekleyen tutuklular içindi. Avrupa'da bugünkü anlamda ilk hapishane 16. yüzyılda Hollanda'da açıldı. 18. ve 19. yüzyıllarda hapishane yapımı yaygınlaştı ve yeni düzenlemeler getirildi. Bazı hapishanelerde tutuklular sürekli olarak birbirinden ayrı tutuluyordu. Bazı hapishanelerde tutukluların birlikte çalışmalarına izin veriliyor, ama konuşmaları yasaklanıyordu. Geceleri de ayrı hücrelerde yatırılıyorlardı. Hücrede tek başına tutulan hükümlüler ise, ancak ziyaretçisiyle ve hapishane görevlileriyle görüşebiliyordu. 1900'lere gelindiğinde hücre cezası, yalnızca bir disiplin önlemi olarak kullanılmaya başlandı. Günümüzde hapishanein tutukluları insanca koşullarda barındırması ve dışarı çıktıklarında dürüst bir yaşam sürmek için hazırlaması amaçlanır. Ne var ki, bu amaca her zaman ulaşıldığı söylenemez.
[değiştir] Günümüzde hapishaneler
Hükümlüler, durumlarına ve cezalarına uygun olarak farklı tipteki hapishanelere kapatılırlar. Ağır suç işlemiş kişiler çok sıkı güvenlik önlemlerinin bulunduğu hapishanelere koyulurlar. Akli durumu cezalandırılmasına uygun olmayan ya da ceza verildikten sonra özel tedavi görmesi gereken suçlular, bir psikiyatri kliniğinde ya da özel bir hastanede yatırılır. Açık hapishaneler tutuklulara aşırı kısıtlama getirmeyen hapishanelerdir. Bu tür hapishanelerde tutuklulara, hapisten çıktıktan sonraki yaşama hazırlayıcı bir eğitim verilir. Bazı hapishanelerde tutukluların belirli beceriler kazanacağı atölyeler, eğitim olanağı sağlayan kütüphaneler vardır. Günümüz hapishane yönetmeliklerinde koşullu salıverme ve cezanın belli oranda indirilmesi yer alır. Koşullu salıverme, tutuklunun iyi davranışı nedeniyle cezanın bir bölümünün uygulanmaması anlamına gelir. Böylece, iyi davranış gösteren bir tutuklu, örneğin beş yıl hüküm giymişse, yalnızca üç yıl hapis yatarak çıkabilir. Tutuklu düzenli aralarla bir gözetimciye rapor vermek ve bazı koşullara uymak kaydıyla erken salıverilir. Bu koşullara uymayan tutuklu yeniden hapishaneye koyulacağı gibi ek ceza da alabilir.
Roll dergisi (mayıs 2001 sayısında) günümüz hapishaneleri ile ilgili şunları yayınlamıştır:
- "70li yılların başında hamburg üniversitesi psikoloji fakültesi'nde bu konuda deneyler gerçekleştirildi. önce ışık ve ses yalıtımı olan, gündüzün ve gecenin farkedilemediği odalar yapıldı. dışarıdan hiçbir etkinin girmediği bu odalara deney amacıyla insanlar kondu. bu insanların bir bölümü alman askerleriydi. deneylerin, yani tecritlerin sonuçları, bilim adamlarınca değerlendirildi: insanların dayanma sınırı nedir? ne zaman ağlamaya başlıyorlar? ne zaman yalvarıyorlar?... sonuçta, tecritte insanların kişiliklerini kaybettikleri ve dışardan yeni kişiliklerin empoze edilmesinin mümkün olduğu ortaya çıkarıldı..."
Ünlü Postmodernist yazar Michel Foucault'un geçmişten geleceğe hapishaneler üzerinde yapığı gözlemlerinden oluşan Hapishanenin Doğuşu adlı kitabı, tüm dünyada büyük yankı bulmuş ve geniş çaplı tartışmalara yol açmıştır.
[değiştir] Türkiye'de hapishane
Osmanlı Devleti'nde hapishanelere zindan denirdi. Zindan olarak karanlık, havasız ve nemli kale kuleleri kullanılırdı. Burada hükümlülerin gereksinimlerini genellikle iyiliksever kişiler karşılardı. 1831'de İstanbul’da Sultanahmet'te Hapishane-i Umumi (Genel hapishane) kuruldu ve zindan tipi hapishanelerden vazgeçildi. 1858'de yürürlüğe giren yeni bir yasayla suçlar ve cezalar sınıflandırıldı. Bu yasada özgürlüğü bağlayıcı ceza olarak iki ağır ceza vardı: Bunlar kürek cezası ve kalebentlikti. Kürek cezasına çarptırılan suçlular eskiden gemilerde kürek çekerek cezalarını tamamlarlardı. Daha sonra “kürek cezası” deyimi yalnızca "ağır ceza" anlamında kullanıldı. Kalebentlik ise, hapsedilen kişinin bir kalenin içinde çektiği cezaydı. Hafif cezalarda ise, hüküm giyilen süre normal hapishanelerde geçiriliyordu. 1926'da çıkan Türk Ceza Kanunu’yla suçlar ikiye ayrıldı: Cürümlüler ve kabahatliler. Ağır suçlulara cürümlüler, hafif suçlulara kabahatliler dendi. 1929'da hapishaneler Adalet Bakanlığı'na bağlandı. Günümüzde hapishaneler niteliklerine göre üçe ayrılır: Kapalı, yarıaçık ve açık hapishaneler. Kapalı cezaevleri de yapı tipine ve barındıracağı hükümlü sayısına göre A tipi, B tipi, F tipi, L tipi gibi birkaç türe ayrılır. Ülkemizde son dönemde hücre sistemine dayanan F tipi hapishanelere bir yönelme olmuştur. F tipi hapishaneleri (ve koşullarını) protesto etmek amacıyla yapılan açlık grevlerinde ve ölüm oruçlarında 100’den fazla kişi yaşamını yitirmiştir. İlk L tipi hapishane, aralık 2005'te, Sakarya'nın Ferizli ilçesinde açıldı.