Otomatik Portakal (film)

Vikipedi, özgür ansiklopedi

A Clock Work Orange
Özgün ad {{{Özgün ad}}}
Yönetmen Stanley Kubrick
Yapımcı Stanley Kubrick
Senaryo yazarı Anthony Burgess 'ın romanından Stanley Kubrick tarafından senaryolaştırılmıştır.
Tür {{{Tür}}}
Oyuncular Malcolm McDowell
Patrick Magee
Görüntü yönetmeni John Alcott
Görüntüler
Kurgu Bill Butler
Film müzikleri Wendy Carlos
Rachel Elkind
Yapım yılı, ülkesi 19 Ekim 1971 , UK
Yapım şirketi Warner Bros.
Dağıtım şirketi Warner Bros.
Süre 136 dak.
Dil İngilizce
Diğer adlar Otomatik Portakal
Bütçe $2,200,000
Önceki film {{{Önceki film}}}
Devam filmi {{{Devam filmi}}}
allmovie sayfası
Beyazperde.com sayfası
IMDb sayfası
Sinema.com sayfası
SinemaTürk sayfası


Otomatik Portakal, Anthony Burgess'in aynı adlı yapıtından uyarlanan 1971 yapımı 137 dk.'lık Amerikan filmi. Filmin yönetmeni Stanley Kubrick'tir.

[değiştir] Konu

Britanya'da endüstri sonrası bir şehirdeki, ahlaki değerlerin birbirine karıştığı, iyi ve kötünün ayırt edilemez hale geldiği bir toplumda,gençlerden oluşan bir çetenin insanlara uyguladıkları şiddeti ve Alex üzerinden insan doğası ve toplumsal değerlerin çatışmasını konu eder.

Bir holigan olan Alex (Malcolm McDowell) adlı gencin zaman geçirmek için üyesi olduğu punk çetesi ile beraber işledikleri birçok şuçtan sonra çete ile ayrılığa düşünce onlar tarfından ihbar edilmesini ve polis tarafından beyninin yıkanarak topluma kazandırılma metodu ve sonrasını anlatır.


[değiştir] Filmdeki Şiddet Unsuru Üzerine Anektod

Portakal’ın, Kubrick’in en çok konuşulan yapımlarından biri olmasının nedeni içerdiği şiddet unsurları ve şiddete bakış açısı olarak gösterilebilir. Ama bu eleştirilerin bir çoğu filmin asıl amacı görmezden gelinerek yapılmış yıkıcı amaç taşıyan eleştirilerdir. Kubrick’in filmdeki amacını şöyle özetleyebiliriz; her insanın içinde şiddet arzusu vardır, bu inkar edilemez bir gerçektir. Filmin şiddete bakış açısı ise sanat toplumsal yabacılaşma üzerinedir. Baş karakter Alex’in bir Beethoven hayranı olması, onun resmine her baktığında gözlerinde şiddeti görmesi, 9. senfoniyi dinlediğinde bir şiddet eyleminden sonraki rahatlığı hissetmesi, sanatta şiddet temasından izler taşıdığına yeterli bir kanıttır. Ayrıca soymak için girdiği evde sanat hayranı olduğunu ileri süren kadının Beethoven büstü ile Alex’i kovalaması da sanat, şiddet ve ironiyi birbiri ile bütünleştiren bir imgelemdir. Öte yandan toplum Alex’i şiddete de sürüklemiştir. Çünkü aksi takdirde arkadaşlarıyla ilişkileri kesilecek, “Gülüver”ini istediği zaman, istediği gibi kullanamayacaktır (filmdeki cinsel ilişkilerde de bir şiddet arzusu görülür. Alex’in iki genç kız ile olan, hızlıca gelişen ve bir anda biten ilişkisini hatırlayalım.). Fakat filmde gelişen olaylar nedeniyle şiddet arzusunu kaybeden Alex toplum tarafından reddedilmeyi, itilmişlik duygusunu hissedecek ve ironi filmin tümüne yayılacaktır.