Kullanıcı:Kelami
Vikipedi, özgür ansiklopedi
iNGiLiZLERiN OSMANLI'YI PARÇALAMA PLANLARI
Değerli Bayrak FM Dinleyenleri. Sizlere Bugünkü Tarih sohbetlerii Programımızda geçen haftaki
programımızda başlattığımız Müslüman Türk Alemi ile Batı Aleminin tarih içerisindeki ilişkilerini işleyeceğimizi söylemiş ve Türk Fransız ilişkilerini sizlere anlatmıştık. Degerli Dinleyenlerimiz bu gün kü programımızda ise Türk- İngiliz münasebetlerine ve İngilizlerin Osmanlı Devletini yıkmak, İslami parçalamak için yaptıkları sinsi planları ve çalışmalarını anlatacağız.
***** Kıymetli Dinleyenler 19 Asır İngilizlerin Osmanlı Devletiyle çok
yakından ilgilendiği bir dönemdir. Bunun iki önemli sebebi vardır ki bu sebepler İngiltere’yi Güneş batmayan ülke haline getirmişti. 19 Asırın başlarında Osmanlı Devletinin toprak bütünlüğünü savunan İngilizlerin Ruslardan gelen paylaşma teklifini reddetmiş ve Rusların " Kollarımız arasında bir hasta var zamansız ölümünün paylaşacak olanlara sıkıntı verebileceğini paylaşmanın bir an önce yapılmasını ve paylaşmanın nasıl olması gerektiğini istemesine karşılık ingiltere Osmanlı'nın toprak bütünlüğünün korumasını hatta iyileştirilmesini istemişti.
Acaba İngiltere’ye ne olmuştu da daha sonra Osmanlı'nın
parçalanması pahasına Balkanlarda Yunanlılara,Bulgarlara,arap memleketlerin de Arap Şeyhlerine yardım etme düşüncesine dönmüşlerdi.Bunun cevabına geçmeden önce Neden önceleri Osmanlı'ya yakın olup ve Osmanlı'nın toprak bütünlüğünü istediğini cevaplamak yerinde olacaktır. Bunda en önemli sebep; geçen haftaki Rusların Osmanlı Devleti üzerindeki emelleri konusunda ele aldığımızda açıkladığımız gibi "Boğazların üzerinde Rusların kesin nüfuzunun kırılması her ne suretle olursa olsun Rusların Osmanlı Devleti üzerinde İngiltere’nin çıkarlarına zarar verecek imtiyaz ve toprak kazanmasını önlemek istemesiydi. Bu yayılmacılık ise, İngiltere’nin batması anlamına gelecekti. ingiltere kendisine 18.yüzyılın sonlarında en büyük rakip olarak gördüğü Rusya'ya karşı Osmanlı Devleti'ni bir set veya yangın duvarı olarak görüyordu. 1790 yıllarda İngiltere’min başkanlığını yapan PiTT " ingiltere için, Osmanlı imparatorluğu’nun ayakta kalması bir ölüm-kalım meselesidir. Bunun aksini söyleyen kimse ile tartışmaya girmem" diyordu.işte bu düşünce Avrupa'da Osmanlı Devletine paylaşmak isteklilerinin iştahlarını sınırlıyordu. Aslında başta ingiltere olmak üzere bazı Avrupa Devletlerinin güçsüz bir durumda olan Osmanlının konumu işlerine geliyordu. Ne zaman ki Osmanlı Devleti üzerinde Ruslar emellerini gerçekleştirmek için Balkanlardaki devletleri kullanmaya başladılar. Balkan devletlerinden bazılarına bağımsızlık sözleri verdiler, bu sözlerinin de eninde sonunda gerçekleşeceğini gören İngilizler, özellikle Yunanlıların ve Bulgarların isyanına Ruslardan daha fazla ilgi gösterip destekleyerek Yunanlıları kendilerine bağladılar. Bulgarlarında Ruslara karşı soğuk politika gütmesini amaçladılar.
******.***** Değerli Bayrak FM Dinleyenleri. Yunanlıların Osmanlı'ya karşı ayaklanmasını 1822 Ağustosunda,
İngiltere Hariciye Nazırı Canning şöyle değerlendirmekte: " Yunan ayaklanması bir Hıristiyanlık davası haline getirilmiştir.Bu davanın liderliğini Rusya yapmaktadır. Osmanlı imparatorluğu ise, bu ayaklanmayı bir türlü bastıramamaktadır. Bu duruma göre Yunanlılar er geç bağımsızlıklarını alacak ve Rusya'ya minnettar kalacaklardır. Bu ise Yunanistan'da Rus nüfuzunun kuvvetlenmesi ve Rusya'nın Akdeniz’e sarkması demek olacaktır. Dolayısıyla ingiltere Yunan Davasına hizmet etmeli ve kurulacak olan bağımsız Yunanistan Rusya'ya değil, İngiltere’ye minnettar olmalı ve bu surette Rusya'nın güneye sarkması önlenmelidir."
*******...***** (1) Bu görüş İngiltere’de Devlet politikası haline getirilmiş, Yunan
isyanı ingiltere kamuoyunda haçlı seferi olarak propaganda edilmiş, İngilizlerde haçlılık ruhunun uyanmasına zemin hazırlamıştır. Bu amaçla İngiltere’den Yunan isyancılarına para, gönüllü subay ve asker yardımı akmaya başlamıştı. Bu destek Yunanlıların Bağımsız devlet oluncaya kadar devam ettigi gibi I.Dünya Savaşında ingiltere, Yunanistan'ı kendi saflarında savaşa sokmuş, Yunan sürülerinin Türk Milletinin Son kalesi olan Anadolu'nun işgalinde de yunanlıların teçhiz edilmesine azami yardım etmiştir. Avrupa’nın Yunanlılara destek olmasını sağlamak için ingiliz Başbakan'ı Lloyd george, "Yunanistan Osmanlı imparatorluğunu yerini almaya layık olacak tek devlet" olarak göstermiş, Yunanlıların Magola idea ülküsünü destekleyerek hem şımartmış hemde Anadolu'da Milli Mücadele hareketini kırmak ve arap dünyasındaki ingiliz hakimiyetini korumak ugrunda Yunanistan’ı kullanmıştır.
Degerli Dinleyenler. Allah bu milletten yardımını esirgememiş,
gerek Yunan sürülerini gerekse İngiliz kışkırtmalarının çabalarını boşa çıkartmıştı.Şanlı ecdadımız bu sürülere hadlerini bildirmiş, güzel vatanımızı bizlere kazandırmıştı. Bu arada Kurtuluş Savaşımızda nice adları unutulmuş şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.
****...*******
Diğer taraftan Bulgarları Rus nüfuzundan kurtararak himaye etmek istemiş, başaramayınca Ruslarla birlikte Bulgarlara yardımda bulunmuş Rus nüfuzunun Balkanlarda artmasını önlemiştir.
*******.******* Degerli Bayrak FM Dinleyenleri. Tarihte, ingiltere ile Osmanlı Devleti ilk ciddi askeri çatışma
ları, ingillizlerin Arab şeyhlerini para ile kandırarak Aden Liman Şehrine yerleşmesi ile kendisini göstermişti. Çünkü Aden'i içerisine alan Yemen bir Osmanlı vilayeti idi. ingiltere Aden'de tutunabilmek için Kuzeydogudaki Yemen topraklarında saglam dayanak aramaya başlamıştı. "ingiltere Aden'e yerleştikten sonra Kuzey doguya dogru toprak işgallerine devam ederek, bu verimli toprakları ele geçirmek için her çareye baş vurdu. "Bu amaçla Arap kıyafetine bürünerek, arapça konuşarak, Onları aldatıp bağımsızlıktan söz edip, fakat her şeyden evvel,kendi Adalarının çıkarlarını göz önünde tutarak çalıştılar. işte ünlü Yemen isyanları bu sebeple başlamıştı. Bu isyanları bastırmak için Osmanlı devleti, burada, Kolordu ve II. Abdulhamid zamanında da ordu seviyesinde askeri birlikler kullandı. Askerlerimiz çok güç şartlar altında mücadele verdiler.Bu mücadelede Yüz binlerce Türk askeri Yemen çölerine giden gelmedi.
Degerli Dinleyenlerimiz atalarımız et tırnaktan ayrılmaz derler
ama ne yazzık ki İngiliz oyunları İslam birliğini parçalamak için ne gerekiyorsa yaptılar. Osmanlı daha önceleri buralara ispanyol ve Portekiz korsanlardan kurtarmak için seferler düzenlerken şimdi ise kandırılmış, ingilize uşaklık yapanlara karşı yine islamı savunmak için Yemen çöllerine gidiyorlardı.
Degerli Bayrak FM Dinleyenlerimiz.
Sizleri O buhranlı, sıkıntılı günlere, gidenin dönmediği, dönmeyeceğini bile, bile, Yemen Çöllerinde; Vatan, bayrak, iman davası için cihadı en ulvi dava kabul edenlerin dönemine götürebildik ve O yüce davadan bir soluk teneffüs ettirebildik umuduyla konuşmamızı sürdürelim.
İngilizler, Hindistan yolu üzerinde mutlak hakimiyetlerini kurmak
uğrunda 1878'de Kıbrıs, 1882'de Mısır'a yerleştiler.Basra Körfezine yerleşmek uğrunda da 1870-1900 yılları arasında buradaki Kuveyt,Maskat, Katar, Bahreyn Şeyhlikleri ile Osmanlı Devleti aleyhine olarak himaye anlaşmaları imzaladılar. I. Dünya Harbine gelindiğinde ingiltere, Hindistan yolunun en uç noktalarına yerleşmiş, yerleşmediği alanlar (2) olarak Filistin, Suriye, Irak, Arabistan kalmıştı. Bu vilayetler ki 20. asrın başında Petrol ve sömürgelerin yolu olması dolayısıyla İngiltere’nin iştahını daha da artırmıştı.
*********...******* Osmanlı Devleti ve İslam Alemi için mübarek topraklar İngilizlerin
sadece sömürmek için ele geçirmek istemesi bu amaçla İngilizlerin bütün entrikaları sergiledikleri bu kutsal topraklar bu gün birer kan gölü... başlarında buluna şeyh ve krallar İslamiyet’i sadece ve sadece halkını uyutmak ve kendilerini şirin göstermekten başka hiçbir ciddi Devlet çalışması yapmamaktalar. Bunları söylememizdeki sebep Osmanlıdan ayrılırlarken O dönemlerde bu kutsal yerlerde huzur ve güvenlik vardı. islamın en gözde yerleriydi. Türkler islamın Arabistan'dan ve Peygamberimizin de Arap milletinden olması hesabıyla bu beldeleri birer hizmet yerleri olarak görürler buralara büyük saygı duyarlardı. Bu gün ne acıdır ki; Arap-islam alemi, kendilerine karşı saygı ve hoş görülerini kaybettiler. Yöneticileri Şeyhliklerinin arkasına sıgınmayı ve şeyhlikleriyle övünmeyi islamla övünme ve islama hizmet etmeye degiştiler. Bu sözleri söylerken hiçbir hadisenin sebepsiz olmadıgını da söylemek zorundayız. Acaba islam Alemine ne olmuştuda bu hale düşülmüştü.Bunu açıklıyalım.
*****.....****** Degerli Bayrak FM Dinleyenleri. Bu islam Beldelerini ingilizler ™ncelikle Osmanlı koruyuculugundan
kurtarmak için gayret gösterdiler. Bu beldelerde Arap Milliyetciligi körüklediler. Bu dönemde Suriye'de Misyoner Okulları ve Mason Locaları Türk Düşmanlıgını aşılamaya devam ederken bir taraftanda bagımsız arap devletleri kurma hayalleri fiiliyata geçiriliyordu. ingiliz kışkırtmalarını II. Abdulhamit Kendi döneminde, sıkı takibe almış, fitne yayılmadan önlemişti. II. Meşrutiyetle birlikte sistemin rahatlıgı Ülkenin parçalanmasını hızlandırmıştı.Bu dönemde ingilizler finans ettikleri arap ayrılıkcısı El-Ahd-ı El Arabi, El-Mukteki , El Edebi, El-Kahtaniye, El-Ahd,El-Hazete gibi cemiyetlerin her tarafta mantar gibi ortaya çıktıkları görüldü.
*****......***** Kıymetli Dinleyenler. yukarıda saydıgımız cemiyetlerin hazırladıgı
ortamda en büyük rolü, Mekke Şerifi Hüseyin ve Ogulları oynadı. ingiltere'yi Arabların bagımsızlıgını saglamada bir kurtarıcı olarak gördüler. Şerif Hüseyin ingiltere ile II.Abdulhamit zamanında gizli temaslarda bulunmuş, istanbuldaki ingiliz Sefiri aracılıgı ile gizli görüşmelerini sürdürmüştü. II. Abdulhamit bu birlikteligi sezmiş 1893 tarihinden itibaren Şerif Hüseyini ve Ogullarını göz hapsine aldırtmıştı. Diger hataları gibi, ittihatcılar; başa geçince birtaraftan Şerif Hüseyin'in tekrar Mekke Şerifligi iade edilmiş, Diger taraftan ayrılıkcı çalışmalara karşı gelinmemişti. Şerif Hüseyin ve ingilizlerde kaldıkları yerden bu selbest ortamdan fazlasıyla yararlanmışlardı. ™yleki; ingilizler, Osmanlıdan arabları ayırmak ve Osmanlı'ya düşman milletler oluşturmak için; yerli halk arasından seçilmiş hainlerden oluşturulmuş birinci sınıf bir haber alma servisi kurmuşlar,harekat sahasının zeminini iyice bilen hiristiyanları iyi kullanmışlar, bolca dagıtılan paralarla vicdanları satın almışlar, aralarına nifak sokularak birbirinden ayırmaya gitmişler, milli degerleri olan şahsiyetler hakkında ortaya en kötü iftiralar atma ve yayma yolunda bütün maharetlerini kullanmışlar. Bütün bunlardan netice alınmazsada kaba kuvvette baş vurulma yolunun seçilmesi planlanmıştı.Birinci Dünya savaşı öncesi ve savaşta hepiside kullanılmıştır.
***....***** Degerli Dinleyenler
Arap-ingiliz birligine, I. Dünya Savaşı'na Osmanlı Devletinin girme girişimi sayılabilecek, Türk-Alman ittifak Andlaşmasının imzalanması sonrasında hız verildi. ingilizler Arapları Türklere karşı bir silah olarak kullanma kararı aldılar. Araplarında ingiltere'den bekledigi buydu. Şubat 1914 de ingilizler Emir Abdullah'la bir anlaşma yapılarak; I. Dünya Savaşı Süresince Araplar ingilizlere yardım etmeleri halinde ingiltere Arabistan'a Bagımsızlık vaad etmişti. ™zellikle Türklerin Ekim 1914 tarihinden itibaren Almanlar safında savaşa girmeleri ingilizleri büsbütün kızdırmış Araplar ile Türkler arasını açacak her türlü casusluk oyununa girişmişti.
******.....****** Değerli Bayrak FM Dinleyenleri İngilizler ilk merhalede Osmanlı
Devletinden koparmak için çaba sarf etmiş, ingiliz ajanları Türkleri "fes giyen gavurlar" olarak tanıtmışlar. Halifelik makamının bu durumda Türklerin elinden alınması gerektiğini Arapların hakkı olduğunu yayıyorlardı. İngilizler Arapları kendi askeri güçlerinde de kullanmak isterler, çünkü Osmanlı kuvvetlerine karşı Gelibolu'da, yenilmişler, Irak Kütülamare de kuşatma altındaydılar, Mısırda'da durumları iyi degildi.Bu durum karşısında Türklere karşı askeri yüklerini hafifletmek istiyorlardı. Bu amaçla Şerif Hüseyin, İngilizlerin ısrarları karşısında Agustos 1916 da Şam’da isyan başlattı. ™zellikle Şam'ın seçilme sebebi burada Cemal Paşa İngiliz ve Fransız işbirlikçisi çok sayıda Arabı burada idam ettirmişti. Şerif Hüseyin isyanla birlikte Osmanlı Ordusundaki arab askerleride kendi safına çekme girişmelerinde bulundu.Ancak bu girişimleri Osmanlı Ordusunun buradaki kuvveti karşısında başarılı olunamadı. isyanı Hicaz'a kaydırdı.
******......**** Değerli Bayrak FM Dinleyenleri .
Şerif Hüseyin Hicaz'daki isyanını Mekke'yi kuşatarak başladı. Üzülerek belirtelim ki O Mübarek beldeler sırf Şerif Hüseyin'in tacı tahtı için Hıristiyanların, conilerin, janların, pierlerin ve bilmem kimlerin kirli ayakları altında çignendi. Sudan üzerinden getirilen İngiliz topları ve İngiliz topçuları İslam’a karşı Şerif Hüseyin’in taht kavgası savaşını kazandılar. Bu savaş ta 5000 Türk askeri esir oldu. Mekke düştü. Sıra Medine'ye geldi O kutsal belde Osmanlı'nın garnizonu tarafından Hicaz Demiryolu sayesinde alınan takviye ile korunuyordu. İngiliz-Arap işbirlikçisi Şerif Hüseyin ve Emir Abdullah Medine'nin ele geçirilmesi için daha fazla İngiliz kuvvetine ihtiyaç duyduğunu İngilizlere ısrarla iletilmekteydi. işte bu devrede İngilizlerin ünlü casusu Lawrens'i görevlendirdiler.
*****....*****
Degerli Dinleyenler İngiliz casusu Lawrens 1888 de Gallerde evlilik dışı dogmuş 1935 yılında tartışmalı bir trafik kazasında ölmüştür. Lawresin meşhurluğu hem halk tarafından hem de İngiliz resmi makamlarca fazlaca abartılı olarak anlatılmış. İngilizler ve Türk düşmanı milletlerce bu abartılar gerçekmiş gibi kabul edilmiştir. Lawrens, Oxford'ta öğrenim görmüş daha çok orta doğuda kazılarıyla ve bu kazı bölgelerindeki tarihi kalıntıları üzerinde çalışmalarında bulunmuş bölgenin halkı ve kültürü üzerinde araştırmalar yapmıştır. işte bu araştırmaları Lawrens'in aranan yönü olmuştur. Lawrens Ortadogu'da kaldığı sürece Arabcayı ve arab gelenek ve göreneklerini çok iyi öğrenmiş, zaten Osmanlı'nın da zayıf anı ve Arabların ayrılmak istemeleri de ortaya çıkınca Lawrens'in meşhur olmasını kolaylaştırmıştır.
Lawrens'e görev olarak Suriye ve Medine arasındaki isyancı Arap
kuvvetlerinin komutanı olarak başına geçti.Bu isyancılar İngilizler tarafından çok iyi besleniyorlar her türlü imkanlar kendilerine sunuluyordu. Lawrens ilk amaç olarak Hicaz'da başlayan Arap isyanı'nı Suriye'ye doğru yaymaktı. Amacı Filistin'deki İngiliz kuvvetlerine Türklere karşı yardım etmekti.Bu amaçla Yanbu Şehrini ve Uveys Limanı'nı ele geçirdi. Bundan sonra demiryollarını tahrip etmeye ve Trenleri soymaya başladılar. Bu ara Medine düştü. Şerif Hüseyin kendisini "Arapların Kralı " ilan etti. İngilizlerin işine gelmeyen bu unvan ancak " Hicaz Kralı" olarak tanındı.
***....**** Değerli Dinleyenler
Şimdi anlatacagımız bölümü dikkatinize sunmak istiyorum. Lawrens Türk Kuvvetlerine karşı Filistin’deki Allenby'e yardım için güya Müslüman Arabalardan oluşan cengaverleri Allenby'nin Kudus'ü ele geçirmesi için savaşan ordusuna katılırken, bu cengaverler aynı orduda beşbin kişilik gönüllerinde bir Yahudi Devleti kurma özlemiyle yanan Yahudilerle birlikte savaştıkları gerçeğini ya görmüyorlar yada görmek istemiyorlardı. Ve daha acısı Kudüs'ün İngilizlerin eline geçmesiyle Allenyb'nin " işte Haçlı Seferi şimdi son buldu." derken neyi ifade ediyordu. Acaba islam Alemini parçalayıp Türkleri İslam sancaktarlığından uzaklaştırdığı için mi? yoksa Müslüman’ı Müslüman’a kırdırdığı içinmi? dahası gelecekte onulmaz çıbanbaşı olarak yerleşme hazırlığı yapacak olan Yahudilerin buraya yerleşmesini mi kastetmişti.
******....****** Değerli Dinleyenlerimiz.
Bilinen odur ki Şeyhlerin çıkarları Müslüman milletinin zulüm görmesi pahasına sömürgeci İngilizlerin çıkarlarıyla uyuşmuştu. Lawrens artık övünebilirdi. Nitekim hatıralarında şöyle övünecektir. "Allenby'in zaferini ben hazırladım. Ben Arapları Türklerden öyle ayırdım ki, İngiliz orduları bir seyahat yürüyüşü yaptılar" Allenby'de hatıratında Lawrens'le ilgili olarak şunları yazar: "Lawrens, parlak bir harp adamı, Arap ihtilali'nin bir meşalesi,hakiki ve esrarengiz bir filizof ve bir emir idi."
İngiliz Başbakanı W. Churchıll Lawrens'in İngiltere’ye hizmetleri
konusunda şunları söylemiştir: Devrinizin en büyük adamlarından biri... Bizi petrol'e ve Osmanlı imparatorluğunun mirasına eriştiren O dur." Lawrens bir başka konuşmasında: "Arapları birleştirerek yani Türklere isyan ettirmekle İngiltere’ye bir sömürge kazandırdım.
***......***
Değerli Bayrak FM Dinleyenleri. İngilizler Arap Şeyhlerini kendine sömürgeler bulmak için çok iyi kullandılar.Şerif Hüseyin kendisini tüm Arapların Kralı olarak görmek isterken Hicaz Kralı olarak şereflendirildi.Hicaz'ın haricinde kalan bütün Arap alemi İngilizlerin birer sömürgesi haline getirildi. Bazı gerçekleri Şerif Hüseyin'in oğlu Emir faysal Şöyle dile getirmekte:" Müslüman dünya'sının önüne çıkamayacağım. Kendilerinden Osmanlı Halifelerine karşı savaşmalarını, fedakarlık yapmalarını istedim. Oysa şimdi görüyorum ki; amaçlarına hizmet ettiğimiz Avrupa Devletleri , Arap Ülkelerini bölüyorlar." diye gerçeği anlamanın pişmanlığını dile getiriyordu.
İngilizler buraları terk ederken de kendilerine uşaklık edecek şeyh
ve kralları bırakmayı ihmal etmediler. Arap alemi Devlet olma birlik olma yerine kabile devletçikleri, emirlikler, şeyhlikler olarak kalmaya mahkum oldular sınırları haritalar üzerinde itilaflarla çizilip, gelecege problemler taşıdılar. Türklere karşı yaptıkları ihanetleri başlarına musallat olan Yahudilerin zulümleriyle, zaman zaman Avrupa Devletlerinin Askeri siyasi müdahaleleriyle ödemekteler.
****...****** Kelami AKGÜL
Tarih sohbetleri tarihsohbetleri@mynet,com kelamiakgul@hotmail.com