Abdullâh El-Hararî

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Bu ansiklopedi maddesinin biçim olarak Vikipedi standartlarına ulaşması için elden geçirilmesi gerekmektedir.
Bu madde Kasım 2006 tarihinden beri etiketli olarak durmaktadır.Düzenleme yapıldıktan sonra bu not silinmelidir.


Bu maddenin tarafsızlığı konusunda şüpheler var.
Maddede taraflı olarak övme ya da yerme amacını taşıyan ve doğruluğu kanıtlanamayan kısımlar olduğu iddia edilmektedir!
Lütfen konuyla ilgili tartışmaya katılınız.

Maddenin hangi yönleri ile taraflı olduğunu tartışma sayfasında lütfen belirtiniz. Aksi takdirde dayanaksız konulduğu gerekçesi ile şablon buradan kaldırılabilir.


El-Harari veya el-Habeşi dendiğinde İslam alimi olarak zamanımızdaki büyük alim, usulcü, muhakkik hadis hafızı, muhaddis olan el-Habeşi olarak tanınan şeyh Abdullâh el-Hararî akla gelir. Kendisi yaklaşık olarak 1328 H. /1910 R. yılında Harar şehrinde doğmuştur. Küçük yaştan beri kendisini İslâmi bilgileri öğrenmeye vermiş ilmi çok geniş olan bir zattır. Mütevazı ve ilim ile ilim ehlinin sevildiği bir evde yetiştiğinden dolayı, İmam Şafiîde olduğu gibi yedi yaşındayken Kur’anı kerim’i mükemmel bir şekilde tertilen ezberlemiştir. İslâmî ilimlerin tahsilinde kendi ülkesinin alimlerinden ilim almakla yetinmemiş, ülkesi dışına çıkarak nerede bir alimin olduğunu duyduğunda onun yanına gidebilmek için yolculuğa koyulmuştur. Bu ise Selef-i Salih'in (bu ümmetin ilk üç asrındaki büyük zatların) adetidir. İlim talebi için kimi yolculukları da yayan yapmıştır.

Zamanımızda Vehhabilere karşı yaptığı kuvvetli ilmî reddiyelerde bulunduğu için bu hususta ün kazanmıştır. Hatta bu sebeple vehhabiler uyarılarında en çok şeyh Abdullâh'a ve "Ahbaş"(hocalarına nisbetle Habeşiler)olarak tanınarak yolunu izleyenlere karşı konuşmakla, iftiralar dahi atmakla uğraşmaktadırlar. Bu hususla ilgli "El Mekâlâtus Sunniyyetu Fî Keşfi Dalâlâti Ahmed İbn-i Teymiye (Ahmed İbn-i Teymiye’nin Dalâletlerini Keşfetmekteki Sünnî Makaleler)" isimli kitabında çok bilgilere yer verilmiştir. Kendisi zamanın alimleri tarafından da övülmüştür. Kimi ilim adamları onunla şahsen tanışma fırsatı bulamayıp sadece kitaplarını okumakla ilmî değerini anlamış ve övgüde bulunmuşlardır. Matbu olan eserlere vakıf olmakla kalmayıp el yazması eserelere de vakıf olan bir zattır. Gerek Türkiye, Süriye, Medine-i münevverede bulunan el yazması olan kitaplar gerekse avrupadaki bulunan el yazması olan kitaplar olsun, mütalaa ettiği çok kitaplar olmuştur. Hatta kimi kütüphanelerde kitaplarla haşir neşir olmuştur. Dolayısyla el yazması eserelere de derin bir şekilde vakıf olmuştur. Hatta matbu bir eser önünde okunurken el yazmasındaki olan şekline göre hatalara rastladığında kuvvetli olan zekası sayesinde düzeltmektedir. Osmanlı döneminin son şeyhulislamı Mustafa Sabri efendinin vekilliğini üstlenen Muhammed Zahit el-Kevseri'nin de el yazması kitaplar konusunda vukufiyeti vardı, ancak bunlara vukufiyeti Türkiye, Suriye ve Mısırdaki el yazması kitaplarla kısıtlıdır. Dolayısıyla diğer ülkelerdeki el yazması kitapları mütalaa edebilme fırsatını bulamamıştır.

Daha fazla bilgi edinmeniz için resminin de yer aldığı şu siteye bakabilirsiniz: http://www.dinimislam.com/forum/showthread.php?t=775