Erol Güngör
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Bu madde Aralık 2005 tarihinden beri etiketli olarak durmaktadır.Düzenleme yapıldıktan sonra bu not silinmelidir.
Erol Güngör (1938 – 1983), dört kardeşin üçüncüsü olarak Kırşehir’de dünyaya gelir. Babası adliyede zabıt katibidir. Çocukluğunun büyük kısmını büyükbabası Agi Evren Camii imamlarından Hafız Osman Efendi’nin yanında geçirir. Daha ortaokuldyaken kendi kendine eski Türk harfleriyle okuyup yazmayı öğrenir. Kırşehir Lisesi’ni bitirir. Akademik hayatı, 1961 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tecrübi Psikoloji kürsüsüne asistan tayin edilmesiyle başlar. Kelami Yapılarda Estetik Organizasyonu adlı çalışmasıyla 1965 yılında sosyal psikoloji doktoru olur. Şahıslararası İhtilafların Çözümünde Lisanın Rolü adlı teziyle 1971’de doçent olur. Hocası Mümtaz Turhan’ın ölümünden sonra, İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Sosyal Psikoloji kürsüsünün başkanlığını yürütmeye başlar. Devlet Planlama Teşkilatı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı’nın çeşitli komisyonlarında görev alan Güngör, 1978 yılında Değerler Psikolojisi Üzerinde Araştırmalar adlı teziyle profesör olur. 1982 yılında YÖK tarafından Selçuk Üniversitesi’ne rektör tayin edilir. 24 Nisan 1983’te İstanbul’da geçridiği bir kalp krizi sonucunda hayata gözlerini kapatır.
Yapıtları ve hayatı göz önüne alınarak, Erol Güngör’le ilgili başlıca iki ayrı yoruma gidildiği görülür. İlk olaraki Güngör’ün, özellikle 80’li yıllardaki milliyetçi ideolojinin görünmeyen ve fakat buna rağmen önde gelen bir temsilcisi olduğu yönündedir. İkinci yoruma göre ise, Güngör’ü 90’lardaki İslamcı yenileşmeye bağlı olarak milliyetçiliğin dinsellik vurgusunun artmasına ya da milliyetçilikte dinselliğin hakim bir unsur olarak öne çıkartılmasında önemli bir isim olduğudur.
Erol Güngör, son dönem de sağ düşüncenin yetiştirdiği en önemli fikir adamıdır. Ne yazık ki sağ onu çok erken de kaybetmiştir.
Hocanın en verimli dönemi 70'li yıllardır. bu yıllarda Türkiye'yi kan götürmektedir. Bunun sorumlusu her iki taraftır ve GÜNGÖR burada sağ, daha doğrusu ülkücü (MHP) çizgidedir. Fakat Erol GÜNGÖR sokaktaki sloganvari milliyetçiliği kültürel bir boyuta çekmek istemekte ve bunu için de MHP çizgisindeki dergi ve gazetelerde yazmaktadır.
Güngör deyim yerindeyse, milliyetçi muhafazakarlıktan, 1980'den sonra İslamcı bir muhafazakarlığa yöneldiğinde, daha radikal çizgilerle düşündüğü gözlemlenmektedir. Hemen hemen bütün eserlerinde gelenği, halk, kültür, din ve şahsiyet ile yorumlamaktadır.
Güngör'ün muhafazakarlığı statükoculuğa kapalı, değişimlere ve yanilikçiliğe açıktır. İlk, eserlerindeki MHP'nin ideolojisiyle örtüşen milliyetçi muhafazakarlığıyla Güngör, MHP'nin yarı-resmi ideoloğu görünümündedir.
Erol Güngör'ü ne sağ anlamıştır ne de sol. Sağda onu anlayacak derinlikte çok az insan vardı. Okuyan zaten çok azdı. Okuyanlar da Atsız, Gençosmanoğlu gibi insanın millî duygularını çoşturan kendini bir Göktürk tigini veya Osmanlı akıncısı zannettiren kitaplarına yönelmişti. Hoca gençlik yaşlarında Ziya Gökalp'tan büyük ölçüde etkilenmiştir. Yaşça ve kültürce ilerledikçe Gökalp'ın etki ve fikirlerinden sıyrılmıştır. Bilhassa Gökalp'ın kültür ve medeniyet ayrımını şiddetle tenkit etmiş ve bu iki unsurun ayrılamayacağını söylemiştir. Bu konuda kendisini İ.Ü. Hukuk Fakültesinden alarak daha öğrenciliğinde asistan yapan Mümtaz Turhan'dan etkilemiştir.
Erol Güngör hakkında konuşanlar hep onun asıl eserini veremeden öldüğünü belirtmiştir. Büyük bir birikim gereken kitaplarının tamamının asıl yazacağı kitabın bir müsveddesi olduğu söylenir.
“İslam’ın Bugünkü Meseleleri” isimli kitabı, Erol Güngör bibliyografyasında önemli bir yere sahiptir. Bu kitap 80’lerde yükselmeye başlayan “siyasi islam” ceryanına yöneltilmiş bir yorum olarak okunabilir. 19. yy’da İslam’ın ortaya koyduğu medeniyetin mağlup olduğunu, ancak temel probleminin, modern hayata uygun bir hukuk sisteminin yeniden üretilmesinde yattığına dikkat çeker; içtihat kapısının kapalı olduğu görüşünü eleştirir ve İslam’ın, kendi içinde tutarlı ve dengeli bir değerler sistemi sunduğunu, özellikle 20.yy’ın İslam prensiplerine çok geniş bir uygulama sahası verebileceğini öne sürer. Bu kitabın bir başka yönü ise laik bir devletin bir rektörü tarafından yazılmış olmasıdır (kitabı yazdığı tarihte Selçuk Üniversitesi rektörüdür.)
Türk Kültürü ve Milliyetçilik isimli eseri ise Türk milliyetçiliği ve Türk kültürü ile ilgili çeşitli dergilerde neşredilen makalelerinden oluşmuştur.
Eserlerinde Türk toplumunun son 150 yıldır yaşadığı kimlik sorununa ve kültür buhranına parmak basmıştır. 10 kadar kitabı olup bunların bir kısmı tercümedir. En önemli eserleri şunlardır:
iSLAMIN BUGÜNKÜ MESELELERi / iSLAM TASAVVUFUNUN MESELELERi / TÜRK KÜLTÜRÜ ve MiLLiYETÇiLiK / KÜLTÜR DEĞiŞMESi ve MiLLiYETÇiLiK / DÜNDEN BUGÜNE / TARiHTE TÜRKLER / SOSYAL MESELELER ve AYDINLAR