Almancı Türkçesi
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Bu madde Eylül 2006 tarihinden beri etiketli olarak durmaktadır.Düzenleme yapıldıktan sonra bu not silinmelidir.
Almancı Türkçesi, Almanya'da yaşayan gurbetçi ve orada doğup büyüyen Türklerin Türkçe'yi konuştukları şekle Türkiye'deki insanların verdiği addır. Almanya'daki Türkler Türkiye Türkçesi ile konuşmaktadırlar. Ancak konuştukları Almanca etkisindeki Türkçe şekli, İngilizce ve Fransızca etkisi altındaki Türkiye Türkçesine göre bazı farklı özellikler arzeder. Türkçe konuşurken, gerek şivede, gerek vurgulamalarda, gerek deyim ve terimlerde bu etki görülebilir. Bu durumun Türkiye Türkçesi ile konuşanlar tarafından farkedilmesi mümkün olabilir. Kendi aralarında konuştuklarında, özellikle Almanya'da doğup büyüyen kuşak, Türkçe cümleye güncel hayata ait Almanca sözcükler karıştırırlarken Türkiye'deki kuşaklar ise Türkçe cümlelerine İngilizce ve Fransızca sözcükler karıştırırlar.
[değiştir] Özellikleri
Almanya Türklerinin anadili Türkçe'dir ve Anadolu ağzından tutun da, Karadeniz ağzına kadar birçok farklı ağız konuşulmaktadır. Almanya'ya göç edenlerin büyük çoğunluğun maddi ve eğitim düzeyi düşük olduğu için, çocuklarına yeterli derecede eğitim veremedikleri gibi Türkçeyi de tam anlamıyla öğretememişlerdir. Yeterli derecede Türkçe öğrenemeyen çocuklar Almanca öğrenmekte de sıkıntılar çekmiş, böylece hiçbir dile yeterince hakim olamamışlardır. Bunun sonucunda bugün "Almancı Türkçesi" diye yer yer eleştirilen, Almanca ile Türkçe kelimelerin karışımından oluşan, farklı bir lehçe doğmuştur.
Her iki dilin de diğerine göre daha kısa ve yerleşmiş sözleri olduğundan, insan aklı kendiliğinden en basit sözcüğe yönelir, yani en alışık olduğu sözcüğü telaffuz eder. Günlük hayatlarında karşılaştıkları kavramların pek çoğunun Türkçesini bilmemeleri ya da o an akıllarına gelmemeleri de bu lehçenin oluşumuna bir sebebtir.
Bazı tipik örnekler:
Almanca | Almanya Türkçesi | Türkiye Türkçesi | |
---|---|---|---|
İsimlerde: | Ich warte im Bahnhof | Bahnhof'ta bekliyorum | Tren garında bekliyorum |
Das Arbeitsamt ist heute geschlossen | Arbeitsamt bugün kapalı | İşçi Bulma Kurumu bugün kapalı | |
Fiillerde: | Schreibe doch auf! | Schreiben etsene! | Yazsana! |
Ich habe sie kennengelernt | Onu kennenlernen ettim | Onunla tanıştım | |
Fiil ve isimlerde: | Ich kaufe ein Handy | Handy kaufen edeceğim | Cep telefonu satın alacağım |
Ich habe einen Vertrag abgeschlossen | Vertrag abschließen yaptım | Sözleşme yaptım | |
Der Arzt hat mich krank geschrieben | Doktor beni krank yazdı | Doktor bana rapor verdi |
Bu lehçenin dikkat çekici bir diğer yanı da, Almanca cümleler ya da sözcükler doğrudan Türkçeye çevrildiğinde, Türkiye Türkçesine ters düşen terimler ortaya çıkabilmektedir:
Almanca | Almanya Türkçesi | Türkiye Türkçesi |
---|---|---|
Test schreiben | Test yazmak | Sınava girmek |
Gitarre spielen | Gitar oynamak | Gitar çalmak |
Film anschauen | Filme bakmak | Film seyretmek |
weiter gehen | devam gitmek | gitmeye devam etmek |
Bu lehçenin başka bir özelliği de, gerek Almanca'dan Türkçe'ye çevirilmiş, gerek Almanca'dan bozulmuş, yeni sözcükleri İngilizce ve Fransızca'dan alan Türkiye Türkçesinden farklı olan yeni sözcük üretimleridir:
Almanca | Almanya Türkçesi | Türkiye Türkçesi |
---|---|---|
Wasserkocher | 'Wasserkocher' (söylenişi: [vasakoha]) veya 'su kaynatıcısı' | su ısıtıcısı |
Handyakku | Handy aküsü | cep telefonu şarjı |
Tastatur | tastatür | klavye |
Termin | termin | randevu |
Stress | stres (söylenişi: [ştres]) | stres |
Computer | Computer (söylenişi: [komputer] veya [kompüter]) | bilgisayar |
Sattellittenschüssel | Zatelit anteni | uydu çanak anteni |
Asylantenheim | Asyller (söylenişi: [azüller]) binası | sığınmacılar yurdu |
Kauf | Kauf | mağaza |
Sahnetorte | Sahne'li pasta (söylenişi: [zağneli pasta]) | kremşantili pasta |
Brötchen | Brötchen (söylenişi: [broçün]) | "ekmekçik" (kahvaltılık olarak kullanılır) |
Euro | Euro (söylenişi: [oyro]) | 'Avro' ve 'Euro' (söylenişi: [yuro]) |
Diğer dikkat çekici bir şey de, Türkiye Türkçesinde kullanımı azalmış, ancak uzun yıllar önce yaygın olup, birinci kuşağın hala kullandığı ve böylece yeni kuşakların da tanıdığı eski terimlerdir: Lûgat (sözlük), mektep (okul), hoca (öğretmen), imtihan (sınav) gibi.
Bu farklı lehçenin ortaya çıkmasında değişik kültürde yetişme dışında bir diğer etken de, kuşkusuz okulda Türkçe eğitiminin yetersiz kalmasıdır. Bazı ilkokul ve ortaokullarda Türkçe eğitim haftada bir ya da iki saat olmak suretiyle verilmesine karşın bu yetersiz kalmaktadır. Özellikle bu eğitimden dahi yoksun kalan Türk çocukları, konuştuklarını Türk yazı diline aktaramamaktadırlar. Böylece zaman zaman 'Ş' yerine 'Sch', 'z' yerine 's' gibi Alman alfabesinden harfleri kullanmaktadırlar.
Bavyera eyaletinin aldığı son karara göre Türkçe dersler bir ya da iki yıl içerisinde tamamen kaldırılacaktır. Berlin'de ise okullarda Türkçe konuşulması yasaklanmıştır. Almanya'nın "uyum" kisvesi altında uygulamaya koyduğu bu asimilasyon politikasıyla birlikte, dildeki biçimlenme şüphesiz hızla devam edecektir.
Ancak Türk televizyon ve gazeteleri sayesinde dildeki bu biçimlenmeden etkilenmeyen ya da daha az etkilenen insanlar da yok değildir. Özellikle eğitim seviyesi daha yüksek olanlar, gerek Türkçeyi gerekse Almancayı daha düzgün konuşabilmektedirler. Özellikle, "23 Nisan Çocuk Şenlikleri" kapsamında okunan Türkçe şiirler, söylenen Türkçe şarkılar da çocukların Türkçesini pekiştirmektedir.
Almanya'daki gurbetçiler Türkiye'de Türkçe'yi konuşma şekilleriyle de göze çarptıkları için, yolculuk esnasında bazı fırsatçı kişilerin sahtekarlıklarının kolayca kurbanı olabilirler.