Batılılaşma

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Konu başlıkları

[değiştir] Giriş

Yaklaşık 200 yıldır Türkiye'nin kalkınma macerası ve devrimlerin itici gücü Batılılaşma olmuştur. Olumsuz bir anlamı da yüklenen bu kavram, antiemperyalist bir mücadeleden sonra elitizmin halk kültüründen kopuşunu ifade etmektedir. Osmanlı'dan cumhuriyete geçiş paradigması modernleşme, ilerleme, gerilikten kurtulmadır.


[değiştir] Osmanlı

Osmanlı İmparatorluğu feodal, teokratik değil ama ümmetçi bir yapıydı. Batı tipi bir gelişmesi yoktu. Şeriat, devlet işlerinde == ana kanun olmasına rağmen, örfi hukuk ve maslahat ile laik bir gelişme de vardı. Yükselme yıllarında şeriat olaylara uygun giderken, gerileme ve çöküş yıllarında olayların şeriata uygunluğu öne geçti. Olayların hızına yetişemeyince ictihad kapısı kapatıldı ki bu gericiliğin başlangıcıdır.

İlmiye sınıfı Osmanlı'da hakim sınıftı. Şeyhülislam, kazasker, kadı, müftü, hocalar. Kamuoyunu bunlar yapıyordu. Batı'daki ruhbanlarla karşılaştırıldığında ruhban sayılmazlardı ancak devlete ve topluma hakimdiler. Seyfiye (ordu) ve kalemiye (idare) onların yanındaydı. Gerilemenin bir sebebi İlmiyenin bozulmasıdır.

Batılılaşma, batı gibi olmadır. Çünkü Batı ilim ve teknikte ilerlemiştir, üstündür, Osmanlı geri kalmıştır, savaşlarda artık yenilmektedir. Üstelik Batı sadece teknik değil medeni üstünlüğü de ele geçirmiştir. O halde Osmanlı da Batı'ya benzeyecektir. Kurumlar değiştirilecek, Batı'ya elçiler ve aydınlar gönderilecektir.

Her tür yenilik girişimi İlmiye ve yeniçerilerin direnişi ile karşılaştı. İlk defa Lale Devri ile yenileşme başladı. Matbaa kuruldu, tiyatro oynandı. Fakat Patrona Halil isyanı çıktı. Ulema ve Yeniçeri gücüyle bastırıldı. Fransız İhtilali sırasında tahta çıkan III. Selim, Nizamı Cedit (Yeni Düzen) hareketini başlattı, bu hareket radikal bir hareketten çok eskiyle yeninin birarada varolması demekti. Bu da yeniçeri isyanıyla, Kabakçı Mustafa isyanıyla patlak verdi. Selim öldürüldü. Batı, isyancılara yardım etmişti.

Mahmud II ve Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa Senedi İttifak'ı imzaladı. Sekbanı Cedid kuruldu. Ancak Yeniçeriler yine ayaklandı, Alemdar intihar etti. Mahmud II, 1826'da İlmiye'yi yanına çekerek Yeniçeri Ocağı'nı yok etti. Bu büyük bir olaydı. Batılılaşma hareketi esas bu noktada başladı. Padişahın adı gavur padişaha çıkmıştı.

1839'da Sadrazam Mustafa Reşit paşa Tanzimat'ı ilan etti. Gülhane Hattı Hümayunu, bir rönesanstı. Abdülmecid'in, Ali ve Fuat paşaların, Genç Osmanlıların rönesansı. Muhalif aydınları Şinasi, Namık Kemal, Ali Suavi, Ziya paşa, Agah Efendi ilk Batıcı aydınlar. Meclisi Valayı Ahkamı Adliye ilk Danıştay. Orduda yenileşmeler. Eğitimde Darülfünun, ilk ve orta okullar. Bu dönemde Batılılaşma artık zaruri bir ihtiyaç olmuştu ancak devletin esas unsuru Osmanlılık ve İslam'dı. Batı da Batılılaşmaya mecbur ediyordu. 1856'da Islahat Fermanı ilan edildi. 1868'de Şurayı Devlet kuruldu, yani ilkel bir meclis idaresi. 28 Müslüman, 13 gayrimüslimden oluşan 41 üyeli bu meclis bütçeyi incelemek yetkisine sahipti ama kısa bir sürede sadrazamın nüfuzuna girdi.

1876'da Kanunı Esasi ilan edildi. Meşruti padişahlık. Meclisi Mebusan tam demokratik değildi, karşısında padişah, sadrazam, Heyeti Vükela, Ayan Meclisi, Şurayı Devlet vardı. Meclisi Mebusan'ın 80 Müslüman, 50 gayrimüslim üyesiyle iki kere toplanabildi. 1878'de Abdülhamid meclisi kapattı, bu kapanış 31 yıl sürdü.

1908'de Hürriyetin İlanı, Abdülhamid tarafından Kanunı Esasi'nin yeniden yürürlüğe konmasıyla başladı. Bu, 1909 ve 1911'de değiştirilerek parlamenter sisteme uygun hale getirildi. Ne var ki bu defa da tek partici bir meclis oldu. İttihad ve Terakki ile muhalefet arasında bir kan davası başladı. Batılılaşma hareketleri milliyetçiliğin yükselişiyle canlandı. Ünigversitede kadın erkek eşitliği, kadınların iş hayatına atılmaları, milli eğitim, dilde Türkçecilik, Türk Ocakları, İtibarı Milli Bankası, kaza birliği.


[değiştir] Muhalefet

İctihad kapısını kapatan İlmiye, kendisine karşı çıkanı kafirlikle suçluyor, her yenilgi ve başarısızlığı dinden uzaklaşmada buluyordu. Batılılaşma hareketleri ikici olunca, yani eski ile yeni birarada olunca ulemanın bu tutumu değişmiyordu. Yeni bir sınıf doğdu: Jön Türkler. Yeni yahut Genç Osmanlılar, Batı siyasi rejimini ülkeye uyarlamaya çalıştılar. İkinci Jön Türk hareketi tam Batıcı ve devrimciydi. Abdülhamid yönetimine karşı ayaklandılar. Auguste Comte ve Le Play'den etkilendiler. Sentezciydiler. İslamcılık, Osmanlıcılık, Türkçülük ve Batıcılık. İttihatçı kanat Ziya Gökalp'le, Hürriyetçi kanat Prens Sabahattin ile fikriyatını ortaya koydu. Yusuf Akçura ilk defa üç siyaset tarzını Osmanlıcı, İslamcı, Türkçü tarzları ortaya attı. Yeni bir akım daha ortaya çıktı: Sosyalizm.


1920'de TBMM kuruldu. Meclis çoğulcu, milli, İslami idi. Meclisin ana hedefi Sevr'den kurtulmak, bağımsız bir devlet kurmaktı. Bir yandan Batılılaşırken öte yandan Batı'ya karşı milli mücadele başladı. Türkiye Batı ile Doğu arasında, kapitalizm ile sosyalizm (SSCB) arasında kalmıştı.

TBMM başkanı ve CHP genel başkanı Mustafa Kemal hedefini medeni ve asri bir toplum olarak açıkladı. Laiklik, Batılılaşmanın temel fikriyatı oldu. Bu sırada meşrutiyette başlayan irtica bundan sonra devrimlerin önünde bir düşman olarak belirecekti. Burada ortaya çıkan irtica kavramı, din sömürüsü şeklinde tanımlanmaktaydı.

Saltanat kaldırıldı ardından halifelik hal'edildi, hilafeti cumhuriyetin devraldığı belirtildi. Bu suretle Batılılaşma hareketlerine hakim olan ikicilik ortadan kaldırıldı. Devrimlerin şeri şerife uygunluğu ve bunu denetleyen egemen güçler, İlmiye sınıfının hakimiyeti yok edildi. Medreseler, tekkeler, şeriye mahkemeleri kaldırılırken, Medeni Kanun ve Şapka Kanunu kabul edildi. Batı kanunları iktibas edilerek yapılan hukuk devrimiyle amaçlanan ikiliklerin ortadan kaldırılmasıydı.


[değiştir] Görüşler

Atatürkçüler:

Batılılaşma zorunludur. Çünkü irtica Doğu'dur, her fırsatta karanlık güçler teyakkuzdadır. Doğu, cehalet ve yobazlıktır. Atatürkçülük her zaman bu atılımın adıdır, Atatürk olmasaydı Batılılaşma olamazdı.

Sol:

Biz Doğuluyuz, asla Batılı değiliz. Batı'nın tekniğini, bilimini alırız.

İslamcılık:

Tanzimat'tan beri yapılan devrimler sahtedir, halka rağmendir. Laiklik, dinsizliktir. Cumhuriyetin kendisi hürriyetçi değil istibdattır. Batılılaşmak diye ilim ve teknik yerine dalalet ve sefahat alınmıştır. Bizim kültürümüz İslam'dır. Medeniyetler ayrı ayrıdır. Batı ahlaksızdır, zalimdir, sömürücüdür.

Sentezciler:

Batı kültürü taklittir. Oysa milli kültürümüzü Batı tekniğiyle birleştirebiliriz. İslam bunun engeli olamaz. Doğu-Batı sentezi yapmak zorundayız.

Ulusalcılar:

Her milletin kendi öz kültürü vardır. Dili, dini, değerleri değişmez. Batı emperyalisttir. Kültür emperyalizmi ile dilimizi, dinimizi bozmak, vatanı parçalamak istemektedir.Sahte aydınlarla Batılaşma olamaz.

Batıcılar:

Her şeyin iyisi Batı'dadır, dincilik buna engel olmaktadır.

Milliyetçiler:

Türk kültürü esastır. Laiklik, Türk kültürüne göre yorumlanacaktır. Osmanlılık yeni bir anlayışla devam edecektir.

Bütün görüşlerden şu sonuçlar ortaya çıkmaktadır: 1. Batılılaşmanın zorunluluğunda hemen herkes müttefiktir. 2. Bütün görüşlerde Batı'nın bilim ve teknik üstünlüğü kabul edilmektedir. 3. Türk kültüründen kopmadan, taklitçiliğe sapmadan Batılılaşmak mümkündür. 4. İrtica meselesi halledilmedikçe Batılılaşma ileri-geri zıtlaşmasından çıkamaz.

Kaynaklar:

Tarık Zafer Tunaya, Türkiye'nin Siyasi Hayatında Batılılaşma Hareketleri, İBÜY Y. İst.2004. Nurullah Ataç, Diyelim, 1954. Bülent Daver, Laiklik, 1950. Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, İctimaiyat, 1958. Kemal Karpat, İslam'ın Siyasallaşması, 2004. Hilmi Ziya Ülken, İslam Düşüncesi, 1946.