Kullanıcı:Murat Altincop

Vikipedi, özgür ansiklopedi

  • Murat ALTINCOP İstanbul doğumlu olmasına rağmen kökeninin Aydın Karacasu'ya ait olmasından onur duymaktadır. Sırf bu nedenledir ki memleketine ait bilgileri vatandaşı olduğu devletinin kamu kuruluşlarının kaynaklarından derlemiş ve dahi doğal olarak tek bir kaynağa bağlı kalmadığı için,Anonim ibaresini kullanmıştır.Kişinin kendisini nasıl ifade edeceği kişisel arzusuna bağlıdır,arife tarif yersizdir lakin illaki ihtiyaç olundu ise;

"Hâlbuki hiçbir mefhumun dar çerçevesine sığmayan hayat okumaya layıktı."- Ö. Seyfettin.

PERSONAL DETAILS:

Date of Birth  : 21 May 1976

Place of Birth : Istanbul

EDUCATION:

Canakkale 18 Mart University Carpet Design&Business

Pertevniyal High School

Cavusoglu Anatolian High School, Capa Secondary School

Ibrahim Alaattin GOVSA Primary School

LANGUAGES:

English : Intermediate Level

German  : Beginner Level


[değiştir] Aydın KARACASU

KARACASUNUN COĞRAFİ KONUMU:

781 Km2'lik alanı olan Karacasu ilçesi, büyük bölümü kuzey - güney doğrultusunda uzanan ve Aydın - Denizli sınırını oluşturan Babadağ ile gene aynı doğrultuda uzanan daha batıdaki karıncalı Dağ arasındadır. Karacasu kasabası 37 derece 44 dakikalık kuzey enlemi ile 28 derece 36 dakikalık doğu boylamında olup, 580 metre yükseklikte Karıncalı Dağın eteğinde plato düzlüğü üzerinde kurulmuştur. "Menderes masifi" diye adlandırılan birinci jeolojik zaman (paleozoik) kökenli gnays ve kiltaşı (şist) ile çok daha sonra (üçüncü ve dördüncü jeolojik zamanda) oluşmuş mermerler üzerinde yer alır. Tektonik (yer kabuğunun kırılma, kıvrılma, volkanizma gibi iç kuvvetlerle şekillenmesi) olarak da Menderes ana grabenine (çöküntü alanı) bağlı Dandalaz tali grabeni kenarında bulunmaktadır.

Çamarası (Circivan) köyüne kadar uzanan bu tali graben, yaklaşık 850 metre kalınlığa ulaşabilen ve içinde alçıtaşı (jips), kükürt, dolomit ve diyatomit gibi hammaddeler kapsayan çakıltaşı (konglomera), kumtaşı (gre) ve marnlardan ibaret bir yığılma, (istif) dan oluşmuştur. Karacasu yerleşim merkezi bu istifin taban konglomera ve kumtaşları üzerine kurulmuştur.Karacasu ve çevresindeki çöküntü (graben) alanı, zaman zaman aktif hale gelebilen kırık hatları (faylar) nedeniyle birinci derecede deprem bölgesidir.

Karıncalı dağın güneyinde ilçenin Yaykın yöresi vardır. Yaykın yöresi yerleşim alanı olarak ilçenin en yüksek yerlerindendir. Bu yöre kalkerli bir yapıya sahiptir. Yeraltı ve yüzeysuyu açısından çok fakirdir. Susuzluk bu yöre köylülerinin en büyük sıkıntılarından biridir. Burada Akdeniz iklimi özelliği büyük ölçüde kaybolmuştur. Yaykın düzlüğünün güneyinde bulunan Görle Vadisi insanın hayal gücünü zorlayan bir büyüklük ve coğrafi yapıdadır. Yaykın düzlüğünün iklimindeki karasallık ve toprağın kuraklığına karşın bu vadinin tabanında Akdeniz iklimi ve vadi içinde yer alan köylerin su ihtiyacını karşılayan akarsu vardır. Buradaki köylerde zeytin, nar, çeşitli meyveler hatta az da olsa narenciye yetiştirilmektedir. Vadinin yamaçlarında bulunan mağaralarda bugün tahrip olmuş olmakla beraber renkli duvar resimleri olduğunu görenler tarafından dile getirilmiştir. Bu vadi turizm yönünden çok değerlidir. Ancak yeterince tanınmamaktadır.

İlçenin en doğusunda yer alan ve yüksekliği 2308 metreyi bulan Babadağ, üçüncü jeolojik zamanda oluşmuştur. Esas yapısı kalker olup biraz da billurlu şist vardır. Bugün en yüksek olarak gördüğümüz kısmında meydana gelen volkanizma olayı yakın çevresini sıcaklık ve basıncı ile etkileyerek, başkalaşıma uğratmış, böylece kalker yapı mermere dönüşmüştür. Babadağın yamaçlarından tarih boyunca çıkarılan mermerler Afrodisias antik kentinin kurulmasında ve bu antik kentte heykelciliğin gelişmesinde etkili olmuştur. Babadağ'ın yamaçlarındaki mermer ocaklarından bugün de yararlanılmaktadır. Aşağılara doğru Geyre ve Eymir ovaları bulunur. İlçenin batısındaki Karıncalıdağ 1705 metre yüksekliktedir. Gnays, billurlu şist ve granitten oluşmuştur. Her yanının ormanlarla kaplı olması nedeniyle bir doğal park görünümündedir. Yakın tarihte Çakırcalı, Demirci Mehmet Efe gibi pek çok Ege Zeybeğine barınak olmuştur. Karıncalıdağ ile Babadağ arasında kalan havzanın fazla suları güneyden kuzeye doğru akarak Büyük Menderes nehrine ulaşan Dandalaz ile boşaltılır. Dandalaz'da eskiden çok balık bulunmasına rağmen kirlenmenin etkisiyle günümüzde çok azalmıştır. Kuzeyde Yenice ve Başaran ovaları vardır.

BELLİ BAŞLI DAĞ, TEPE VE SIRTLAR:

Belli başlı dağlar : Kuzey-doğuda Babadağ, Batısında Korudağ (1506 m), Karıncalı dağ, Yatak dağı (1335 m), Güneyinde yer alan Avdan dağı (1435 m), Küçük dağ (1322 m) ve Kocadağ (988 m)' dir. En Önemli Tepeler : Kuzeyden - Güneye ve Batıdan Doğuya doğru : KızılyarT. (641 m), Akkırağı T. (892 m), Hasan T. (1208 m), Kocatepe (859 m), Yarendede T. (467 m), Küçükeldiven T. (1049 m), Geyicek T. (978 m), Dönem T. (1206 m), Çatal T. (704 m), Sarnıç T. (797 m), Sakız T. (1059 m), Eysioğlukıranı T. (1139 m), Saçma T. (1763 m), Koloğluçukuru T. (1010 m), Karakaya T. (919 m), Mercan T. (834 m) Gölcük T. (1026 m), Meşelik T. (1223 m), Gökseki T. (1247 m), Sinekli T. (1839 m), Çıplakkaya T. (1242 m), İğdin T. (1033 m), İğdinlik T. (1089 m), Hançam T. (775 m), Kavacık T. (901 m), Göğebakan T. (886 m), Kahveyıkığı T. (1024 m), Sivri T. (1104 m), Yeli T. (770 m), Maden T. (961 m) ve Karlık T. (1703 m)'dir. Belli Başlı Sırtlar : Kocalarla sırtı, İlmedi sırtı, Hacıahmet sırtı, Aktaşalan sırtı, Öküzyatağı sırtı, Nurali kaya sırtı, Kocakır sırtı, Kireçocağı sırtı, Kocapalamutluk sırtı, Meşeli ocak sırtı, Naldöken sırtıdır.

YAYLALARIMIZ:

İlçemizin batısını bir uçtan bir uca saran efeler, yiğitler yatağı Karıncalı dağı, meşhur Karacasu yaylalarını bağrında saklar. Yaylalarımız ilçe merkezinden iki ile beş km kadar uzaklıkta yer almışlardır. İlçe merkezinin yüksekliğinden 120 m ile 800 metre kadar yüksekliktedir. İlçe insanı sıcak günlerin gelmesi ile birlikte temiz hava solumak yeşille bir olmak için yaylaların yolunu tutar. Karıncalı dağının doğu yamaçları meşelik, çamlık, cevizlik, kestanelik, meyvelik olarak dikkatimizi çeker. Bu ağaçlıklar arasında adeta bülbül yuvalarına benzeyen Karacasu yaylalarını görürüz. Birbirine aşıkmışcasına sarılmış ve yaz kış birbirine aşk melodileri söylerler. Yaylalarımız büyükşehir gürültüsü, kargaşa ve stresin atılacağı dinlenebileceğimiz temiz ve bol oksijenli sayfiye ve kür yendir. Yeşilin yedi rengini görebiliriz. Karıncalı dağının eteklerinde bir nakış gibi yerleşmiş olan yaylalarımız şu isimlerle anılır: 1- Tekke yaylası 2- Gabalılar yaylası 3- Nacipınar yaylası 4- Ballıpınar yaylası 5- Kahvederesi yaylası ( Dokuz kavaklar olarak da anılır) 6- Kızıllık yaylası 7- Sevindik yaylası 8- Dedebağı yaylası ( Her yıl büyük keşkek hayırı yapılır) 9- Gırgıl yaylası 10- Subaşı yaylası 11- Gadıbaşı yaylası 12- Sürmeşe yaylası 13- Gürlek yaylası 14- Yuva yaylası 15- Hacı Ahmet yaylası 16- Zaran yaylası 17-Çatalarmut yaylası Ayrıca Palamutçuğun Gölcük yaylası, Gökbel yaylası, Ataköyün, Tasdelen ve Dedeoluk yaylası, Dikmen'in Ozanlı yaylası da görülmeye değerdir.

PINARLARIMIZ:

İlçemizin ve yaylalarımızın içme suyunu karşılayan pınarlarımız Karıncalıdağ'dan doğmaktadır. Bu pınarlar şunlardır: Cihanpınarı, Nacipınar, Ballıpınar, Köseoğlu pınarı, Nasuh suyu, Söğütlü pınarı, Dedeoğlu pınarı, Kırca deresi suyu, Sevindirik suyu, Karacaoğlu pınarı, Subaşı pınarı ve Tulumcu pınarıdır. Dahası da var. Tabakhane suyu, Eriklipınar, Cevizlipınar, Zaran pınarı, Demirhan pınarı, Kovan pınarı, Çamdibi suyu, Sürmeşe pınarı, Gürlek pınarı ve Köprüderesi pınarıdır.

GÖLET, BARAJ, HAVUZ VE YARALTI SULARIMIZ

İlçemizde 1970'li yıllardan sonra su kaynakları kurumaya başlamıştır. Su ile ilgili bu olumsuzluğun giderilmesi için ilçemizin değişik yerlerine içme suyu ve sulamada kullanmak üzere Göletler, Baraj ve Havuzlar yapılmış bazı yerlerde artezyenler vurulmuştur.

GÖLETLER :

  • Topraklık göleti * Kızıllık göleti * Kahvederesi göleti ( 300.000 m3' lük ) * Kaballar göleti * Cihanlar göleti * Bereketli göleti * Ataköy göleti ( yapılıyor) * Işıklar göleti ( yapılıyor) * Yaykın bölgesinde küçük göletlerHAVUZLAR : * Kızıllık sulama havuzu * Kovan pınarı sulama havuzu * Çamdibi sulama havuzu * Ahmet deresi sulama havuzu * Subaşı sulama havuzu * Gürlek sulama havuzu

ARTEZYENLER:

1- Ahmet deresi (içme suyu olarak kullanılır) 2- Karadere ( Değirmenüstü - içme suyu olarak kullanılır) 3- Geyre ve Ataeymir Artezyenleri ( ovanın sulanmasında kullanılır) Dandalaz'ın doğusu ve batısında bulunan topraklarımızın sulanabilmesi için Dandalaz çayının üzerine sulama amaçlı baraj kurulma çalışmaları başlamıştır. Eğer baraj bitirilirse Karacasu ilçesinin sulanmayan yeri kalmayacaktır.İlçemizde halkımızın yüzme sporunu yapabilmesi için bir adet yüzme havuzu bulunmaktadır.

SIRTLAN İNİ MAĞARASI:

Batı Anadolu’daki Mağaralar ilk kez sistematik biçimde 1985 MTA mağara araştırmaları projeleri kapsamında incelenmiştir.Bu çalışmada,kuzeyde Manisa ,güneyinde Büyük Menderes vadisi ve doğuda da ödemiş ,Karacasu sınırlarına kadar uzanan bir bölgede toplam 25 adet mağaranın edütü yapılmıştır. Sırtlanini mağarası aydın ili ,Karacasu ilçesi ,Yeşil yurt (çamarası) sınırları içinde bulunmaktadır.Mağaraya Yeşilyurt köyünden yürüyerek 45-50 dakikada ulaşılabilir.Sırtlanini ayrıca Aphrodisias kentinin 10 km batısında bulunmakta ve mağara çevresinde antik döneme ait mermer ocakları yer almaktadır. Sırtlanini yatay bir mağara olup uzunluğu 348 metre kadardır.Mağaranın giriş ağzına göre en derin noktası4 32 metredir.Mağara kuru bir sistemdir ve yüzeyden fazla derinde olmadığı için ağaç kökleri tavana geçerek mağara boşluğuna sarkmıştır.Söz konusu köklerin oluşturduğu saçaklar mağara oluşumları ile birlikte son derece güzel görüntüler meydana getirmiştir.Sırtlanini mağarasına 4 metrelik dar bir giriş bölümü ilhe ulaşılmaktadır.Bu bölümden ancak sürünerek geçilmekte ve daha sonra oldukça büyük bir salona ulaşılmaktadır.Büyük salona girer girmez sola doğru kısa bir yol bulunmakta,ana galeri ise hafif sağa doğru uzanmaktadır. (Prof. Dr. Yücel AŞKIN Mağara Araştırma Derneği Başkanı)

KARACASUNUN TARİHİ:

Karacasu, Doğu Menteşe dağlarından olan Karıncalı Dağ'ın kuzey doğu eteğinde kurulmuş şirin bir ilçedir. Önceleri Karya (Karia) sınırları içinde kalan bölgenin Afrodisias'ta yapılan kazılarda ortaya çıkan buluntular ışığında ilk yerleşimlerinin Geç Neolitik döneme kadar indiği bilinmektedir. Bölge; zamanla çeşitli devletlerin egemenliğine girmiş, Roma imparatorluğunun yıkılmasıyla Doğu Roma (Bizans) hakimiyeti altında kalmıştır. 1071 Malazgirt Meydan muharebesinden sonra Selçuklu akınları karşısında Latmos Körfezi (Bafa Gölü) ve Menderes Vadisindeki Keşişler bölgeyi terk etmişlerdi. Batı Anadolu'nun Türkleşmesi Türklerin buraya siyaseten hakim olmalarından daha önce başlamış, dervişler ve şeyhler müslümanlığın yayılmasına hizmet etmişlerdir. Türklerin Anadolu'ya ilk gelişlerinden itibaren Bizans halkı ile Türk halkı asla ne dini ne de milli herhangi bir kin duymadan birbirlerinin içlerine girmişler, çoğu ihtiyaçlarını kendilerinden olmayan tebaalardan temin etmişlerdir. Şüphesiz bu sayede birbirlerinin adet ve geleneklerine alışmış bulunuyorlardı. Bu halin Türkler'i Bizans endüstrisinin birçok mamullerini kullanmaya alıştırdığı gibi, Rum ustalarını da Türk müşterilerinin hoşuna gidecek mal üretmeye teşvik etmiştir. Bu durumun tabii bir neticesi olarak sınır boylarında kurulan pazarlarda iki tarafın halkı da katılarak mallarını birbirlerine arz ediyorlardı.

1243'de Kösedağ Savaş'ında Anadolu Selçuklu Devleti'nin Moğollara yenilmesiyle uçlardaki boy beyleri kendilerini serbest hissederek Bizans topraklarını işgale başladılar. Kalabalık Türkmen aşiretleri Antalya, Denizli ve Kütahya'dan hareketle Muğla, Aydın, Balıkesir ve Manisa yörelerine gelip buralarda kendi başlarına birer devlet olan beylikleri kurdular. Rum halkını da idarelerine aldılar. Bu yerleri Türkmen halkın çabucak iskan etmesi, şehir ve kasabalarında eski Selçuklu şehirli ve kasabalı gruplar tarafından doldurulması sayesinde tarımsal üretim artmış, eski Bizans dokumacılığının yerini daha canlı Türk dokumacılığı almıştır. Bunu Milas için uygularsak 1330 yılında inşa edilen Hacı llyas Camii ile mahallesi ve halıcılığı güzel bir örnektir. Bu Karacasu dokumacılığı için de geçerlidir. Türkler, Bizans topraklarını 1261'den itibaren ellerine geçirirlerken dünün Karya topraklarına Menteşe Beyliği hakim olmuş, Karacasu yöresi de bu beyliğin sınırları içinde kalmıştır. Ancak adı geçen yöre daha sonra Aydınoğulları Beyliği hakimiyeti altına girmiştir. Sultan 2. Murat Han Aydınoğulları ve Menteşe Beyliklerini kaldırarak bölge 1426 yılında Osmanlı Devletine bağlanmıştır.

Karacasu Ege bölgesindeki en eski Türk yerleşim yerlerinden biridir. XVI. yy.'da Anadolu'da Oğuz boylarına ait yer adları listesinde Eymir ve Yazır boylarına ait Aydın'ın Yenişehir kazasında aynı boy adlarına sahip iki köy vardır. Yazır köy 48 vergi nüfusuna Eymir (günümüzün Ataeymir beldesi) köyü ise 85 vergi nüfusuna sahiptir. 937/530 tarihli Muhasebe-i Anadolu defterinde Karacasu Köyü (karyesi) Yenişehir kazasına bağlı bir köy olarak geçmektedir.

Türkler burada bulunan antik "Gardio Teichos" şehrinin yerine "Yenişehir" adıyla yeni bir şehir kurmuşlardır. Yenişehir bazı tarihlerde belirtildiği üzere "ANTIOCHEIA" (Antiyos)'nin enkazı üzerinde kurulmamıştır. Çünkü Antiocheia bugün Kuyucak ilçesi, Başaran kasabası sınırları içinde kalmakta ve Karacasu'ya 20 km. uzaklıkta olması nedeniyle bu mümkün görülmemektedir. Antiocheia ören yeri üzerinde 15. yüzyıl ilk çeyreğinden kalma Aydınoğlu Yakup Bey'in kızı Hafsa Hatun'un türbesi bulunmaktadır. Ve ören yerinin hemen doğusunda "Azizabad" köyü yer almaktadır. "Azizabad" ismi üzerinde bu güne kadar durulmamıştır. Aydınoğulları Beyliğinde soyağaçları incelendiğinde iki "Azize" ismi vardır. İlki Umur Bey'in kızı "Azize Melek Hatun", diğeri de İsa Bey'in zevcesi "Azize Hatun" 'dur. "Abad" kelimesi ise senleştirmek, mamurlaştırmak anlamlarına gelmektedir. "Azizabad" "Azizeabad" 'm galatlanmış hali olabilir mi? Bu köy isminin Aydınoğullları ile bir ilgisi var mı? Yoksa "Azizabad " bir derbent mi idi? Bugün için bilmiyoruz.

Gordio Teichos'dan günümüze birkaç mimari parça dışında hemen hemen birşey kalmamış gibidir. Bu konuda Prof. Dr. Kuban'in görüşüne katılıyoruz. Adı geçen kentten elimizde kalan birkaç parçadan birisi, 20 yüzyıl kadar önce yeni bir düzenleme için toprak altında kalan Salhane köprüsünün 1787 tarihli tamir kitabesidir. Bu kitabenin sağ üst köşesinde Karyalılar'ın çok önemli sembolü olan ve en güzel örneklerini Milas "Baltalı Kapı" kilit taşında Aydın müzesindeki Kavaklı Altarmda ve Afrodisias sikkelerinde gördüğümüz "LABRYS " çift yüzlü balta kabartması işlidir. Bu kabartmanın yaklaşık 1800 yıl sonra söz konusu kitabede yeniden işlenmiş olması ilginçtir. Ancak onun yanında kitabenin kendi de ilginçtir. Osmanlıca "Bin iki yüz sene bir de Bed'i Recep ayında / Hitam-i Mah-i Gufranda Olubdurur nihayeti" diye lafzen tarih düşülürken rumca olarak "1787 Aprıl 18" tarihi yazılmıştır. H. 1201 senesi recep ayının başı M. 1787 yılı 19 Nisan'ında tekabül etmektedir.

Yenişehir; mahalli rivayetlere göre ilk defa "Yalın Ayaklar" isimli bir aşiret tarafından kurulmuştur. Dokumacılık sanatının da yine bunlar tarafından getirildiği söylenmektedir. Şehir bugünkü adları ile Çarşıyaka ve Karşıyaka isimli iki büyük mahalleden meydana gelmiştir. Bu mahalleler bir vadi ile birbirinden ayrılırlar. Ancak H. 1168 tarihli taş köprü bu mahalleleri birbirine bağlar. Söz konusu köprü yukarıda adı geçen Salhane köprüsünün bir benzeridir. Her ikisi de yuvarlak kemerli tek gözlü olup; kemerin her iki yanında birer yuvarlak boşaltma gözleri vardır. Yenişehir'den bugün elimizdeki en eski kitabe, Çarşı Cami'si Çeşmesinin H. 1000 (1591-1592) tarihli kitabesidir. Bu da Çarşıyakanın daha eski olduğunu göstermektedir. Yenişehir, tarihi kaynaklarda Aydın Yenişehir! olarak geçmektedir. Bu isime Hafsa Hatunun 822 (1419)evaili Ramazan tarihli Vakfiye suretinde rastlanmaktadır. 855 (1451) yılından sonra yazılmış (8) nolu tarihsiz Fatih Tahrir Defterinde "Yenişehir" ismi geçmektedir. İzmir Milli Kütüphanesinde yazma eserler arasında 9/26 Nolu Muahedeler Mecmuası'nın içinde 1236 (1820) tarihine ait Aydın Livasında bulunan memleketler arasında "Yenişehir Aydın derler Karacasu bundadır" diye zikredilmektedir. "Karacasu" adı ilk kez Karşıyaka'daki "Hacı Arap Camisi"nin 1162 (1749) tarihli kitabesinde geçmektedir. Ayrıca Süleyman Rüşdi'nin atalarının "Bu ne biçim Karasu" dedikleri zaman ile Hacı Arap Caminin inşa tarihi hemen hemen aynıdır. Yenişehir 1266 (1849-1850) tarihli Devlet Salnamesi'nde kaza merkezi olarak görülürken Karacasu ise köydür. İkisi de aynı yer olarak gösterilmektedir. Ancak 1879'da yapılan idari düzenlemede "Yenişehir" isminin yeri ve Nazilli'ye bağlı bir nahiye merkezi olarak "Karacasu" adı geçmektedir.

Karacasu H. 1313 (1895-1896)'de kaza merkezi olmuş Kaymakamlığa da ilk defa Mehmet Tevfik Efendi atanmıştır.

AFRODİSİAS:

Karacasu ilçe merkezine 12 km uzaklıktaki Geyre kasabası sınırları içindedir. Bu ören yerine giderken Dandalaz çayı üzerinde bulunan tarihi köprüyü de görmek mümkündür. Babadağı eteklerinde denizden 600 metre yüksekliktedir. İzmir’den hesaplanacak olursa karayoluyla 230 km Aydın il merkezinden ise 100 km uzaklıkta bulunmaktadır. Ege turizm bölgesini Pamukkale’ye ve Antalya' ya bağlayan güzergaha yakın olduğundan turistik turlarda giderek artan taleple yer almaktadır. Bizanslı tarihçi Stephanus’un yazdığına göre bir lelep-pelasg yerleşimi olan kentin ilk adı Lelegonpolis idi. Gelişince Megalopolis adını aldı. Daha sonra da Babil’ in yarı söylence kıral' ı Ninos’ un ardından Ninoe diye anılmaya başladı. Bu adına, Afrodisias ‘da bulunmuş bir kabartma üzerinde de rastlanmıştır. Nino; nina ve nin Akad dilinde Tanrıça İştar, Astar te ya da Astartia içinde kullanılmaktır. İştar, Babil ve Nin ova’nın Hazreti Süleyman’ a bile hükmetmiş aşk tanrıçası idi ve özellikleri Afrodit’ inkilere çok benzetmekte idi. Daha doğrusu Afrodisias, Ninoe ‘nin Yunanca çevirisi idi. Bu durum bir Karia yerleşim yeri olan doğu etkisinde çok eski bir ana tanrıça tapım yeri olduğunun kanıtı sayılıyor. Asurluların Babil den çok uzak bir köşede iştar adına bir tapım yeri kurdukları varsayımı hiçte yabana atılmayacak bir olasılıktır. İ.Ö. 2000’nin başlarında Hititlerin ilk dönemlerinde Anadolu da birçok Asur Kolinizi bulunuyordu. Helenistik çağda, Yerel Tanrı ve Tanrıçalara Yunan mitolojisindeki benzerlerini adlarını yakıştırmak adet olmuştu. Afrodisias Afrodit’ i de aslında karakter olarak Yunan Afrodit’inden bir hayli ayrılmaktadır. Daha çok, Anadolu’daki toprak, yer altı ve bereketi de simgeleyen Ana Tanrıça Kibele’ ye benzemektedir.Bir bakıma Efes Artemisi ile de benzeşir. Afrodisias’ da antik tiyatronun yasladığı tepe, aslın da İ.Ö. 3000 yılında daha fazla bir zaman öncesinden yığılmaya başlamış bir höyüktür. Burada yapılan kazılar eski Tunç çağından beri yerleşim yeri olarak seçilmiş bu yerin tarih öncesi kültürleri hakkında yeterince bilgi veriyor. İ.Ö. III. y.y’ da Mısır’dan gelerek Karia hakkında bir kitap yazmış olan tarihçi Appolonios, Afrodisias’ lı olarak alınır. Afrodisias ‘ ın kent olarak adı ilk kez Romalı diktatör Sula’ nın İ. Ö. 82 yılında Delphor Tapınağı’ nın Kehanetine uyarak buraya Karia’ nın sembolü olan çift yüzlü balta ile altın bir taç göndermesi dolayısıyla geçer. Belge de biraz abartılıda olsa Tanrıça Afrodit adına adanmış büyük bir Karia kenttin den söz eder.Bu arada Afrodisias adı geçen paralara da rastlanıyor. Basılan ilk paralar dan Afrodisias ‘ ın adı komşu kent olan Plarasa dan (Bin geç) sora yazılıyor. Daha sonraki sikkelerde Plarasa adı ortadan tamamen kakmıyor. Bütün bunlar Afrodisias’ ın başlangıçta tıpkı Didim gibi sadece bir tapım yeri olduğunu, çevresin de zamanla gereksinmeler den doğan bir yerleşim alanı geliştiğini ve günün birinde de Plarasa adlı kenttin tarih sahnesinden silinip Afrodisias’ ın bir kent durumuna yükseldiğini gösteriyor.

PROF.DR. KENAN ERİM:

Prof. Dr. Kenan ERİM 1929 yılında İstanbul da doğdu.4 yaşında İstanbul’dan ayrıldı.ilkokul ve lise öğrenimini Cenevre’de tamamladı.New York Üniversitesi Klasik arkeoloji bölümünü bitirdi.Doktorasını Sicilya adasında bir antik kentin ortaya çıkarılması çalışmalarına katılarak yaptı.daha sonra Indiana üniversitesinde ders vermeye başladı.1958’de New York Üniversitesi’ne yardımcı profesör olarak çağrıldı.Klasik edebiyat arkeoloji eski yunanca ve eski Latince dersler vermeye başladı.O günden ölümüne kadar öğretim üyeliği görevini sürdürdü.Aphrodisias’da 1961 yılında başladığı kazılarını da aralıksız devam etti.Arkeoloji ve tarihle ilgili gazete ve dergilerde yüzlerce makalesi yayınlanan Prof .DR. Kenan ERİM en son Afrodisias ile ilgili İngilizce bir kitap yazdı. Natıonal Geographıc Society’nin yüzyılda sadece 15 kişiye verdiği ”kristal küre” ödülünün sahibi olan Prof. ERİM bunun dışında 1987’de İtalyan Cumhurbaşkanını “Liyakat Nişanı”nı,1986’da New York valisinin Hürriyet anıtının yüzüncü yılı nedeniyle her ülkeden bir kişiye verdiği Hürriyet madalyasını aldı. PROF .ERİM ‘ e Kültür Bakanlığı ve TÜTAV’DA birer ödül verdi. Prof. ERİM her yıl 4 ay Aphrodisias’da kazı yaptı. 8 ay da New York Üniversitesindeki görevini sürdürdü.3 Kasım 1990 tarihinde hayata gözlerini yumdu. Mezarı Afrodisias’tadır...


Kısaca KARACASU:

Kuzeyinde Kuyucak, kuzeybatısında Nazilli, doğusunda ve güneyinde Denizli batısında Bozdoğan ile komşudur. Merkez ilçeye 92 km. Nazilli' ye 44 km. uzaklıktadır. Karıncalı Dağı ile Akdağ' ın uzantılarında Dandalaz vadisinin yamaçlarında kurulmuştur. Hellenistik çağda bu bölgede Antioch kasabası vardı. Karacasu' nun eski ismi olan "Yenişehir" bu kasabanın kalıntıları üzerinde inşaa edilmiştir. Oğuz Han'ın oğullarından Aymür' ün aşiretine bağlı Karasu Boyu kentin bulunduğu yere gelerek yerleşti. Bu isim zamanla "Karacasu" şekline dönüştü. Karyalıların egemenliğindeki kent, M.Ö.189' da Romalıların eline geçti. İmparatorluğun ikiye bölünmesiyle de Bizans' lıların oldu. II.Kılıç Arslan' ın Bizans' lılara karşı kazandığı zaferden sonra Selçuklular' ın hakimiyetine giren bölge Selçuklular' ın son döneminde Menteşe Beyliği' ne bağlandı. Daha sonraları Aydınoğulları Beyliği' ne II.Murat zamanında da 1413 de Osmanlı' ların eline geçti. 1867 de Aydın sancağına bağlı bir kaza olan Karacasu, 1923 yılında Aydın'ın ilçesi durumuna geldi. Denizden yüksekliği fazla olduğundan (580 m.) Büyük Menderes havzasının coğrafi yerleşme ve Akdeniz iklim yapısından farklı olarak yayla özellikleri gösterir. Çevrede bulunan Baba Dağı yamaçlarındaki kalker yapının dönüşmesiyle meydana gelen mermerler; Aphrodisias antik kentinin kurulmasında ve buradaki heykelciliğin gelişmesinde etkili olmuştur. Bu ocaklardan halen yararlanılmaktadır. Halkın geçim kaynağı başta elma ve zeytin olmak üzere, nar, incir, üzüm, narenciye, ceviz, kestane, badem, şeftali, sebze, tahıl ve az da olsa pamuk ve tütündür. Süt üretimine yönelik sığırcılık, tavukçuluk ve Dandalaz Çayı mevkiinde balık yetiştiriciliği yapılır. Ayrıca el tezgahlarında dokumacılık yaygındır. Topraktan imal edilen testi,çömlek ve turistik eşyalar; yayla turizmi ve Aphrodisias antik kenti için gelen yerli-yabancı turistlerin büyük ilgisini çekmektedir.

Kaynak:Anonim

[değiştir] Murat ALTINÇÖP