Galata Mevlevihanesi
Vikipedi, özgür ansiklopedi
İstanbul Galata (Kulekapısı) Mevlevihanesi. 1491'de İskender Paşa tarafından yaptırıldı. 1973'te Divan Edebiyatı Müzesi yapılmıştır.Orijinal adı Kulekapı Mevlevihanesi olan Galata Mevlevihanesi, İstanbul’un fethinden sonra 1491 yılında Osmanlı’nın yeni başkentinde kurulan ikinci mevlevi tekkesidir. Theophile Gautier, Enmondo de Amicis gibi meşhur Batılı İstanbul gezginlerinin “ Beyoğlu Mevlevihanesi”, “Kulekapı Mevlevihanesi” olarak sözünü ettiği mevlevihanenin bulunduğu yerde daha önce Bizans’ın St. Theodore Manastırı vardı.
Ağaçlarla kaplı bu ıssız yeri, Sultan II. Bayezid bostancıbaşılık ve beylerbeylik yapan İskender Paşa'ya verir, o da burada bir av çiftliği kurar. Mevlâna'nın torunlarından Sema - i Mehmet Dede, paşadan arazisinin bir bölümünü mevlevi dergâhı yapmak için ister. İskender Paşa da bu dileği kabul eder ve 1491'de Galata Mevlevihanesi'nin yapımına başlanır. Galata Mevlevihanesi, kuruluşundan kısa bir süre sonra halveti zaviyesine dönüşür; 17. yüzyıl başlarında Kasımpaşa Mevlevihanesi'nin kurucusu Sırrı Abdi Dede'nin çabalarıyla yeniden mevlevihane haline getirilir. Mevlevihane 27 Aralık 1975 tarihinde halkın ziyaretine açılmıştır. O günden bu yana düzenlenmekte olan sema gösterileri ile geçmişle günümüz arasındaki bağ devam etmiştir.
İstiklâl Caddesi'nden Karaköy'e doğru giderken, tünele geldiğinizde soldaki yoldan devam edin. Hemen otuz kırk metre sonra solunuzda ufak bir demir kapının ardında mevlevihane'yi göreceksiniz. Bütün dünyada yalan yanlış da olsa bilinen bu aleme İstanbul'un göbeğinde birkaç adım atarak girebilirsiniz. Küçük bahçesinde küçük bir hüzün kaplar sizi.
İstediğiniz kadar bahçesinde oyalanın. Kendinizi ne zaman bu firarın daha da derinlerine inmek için hazır hissederseniz, mevlevihane'ye girin. Eminim ki şu anda duyduğum yitik zamanın sesini siz de duyacaksınız. Hele her ayın Cumartesi günleri yapılan gösterilere rastlarsanız çok uğraşmanıza bile gerek kalmaz. Ney, sizi mutlaka o yitik zamana taşır.
Çünkü neyin çıkardığı sesler İlâhi aşkın ateşleridir. Ney, çevreye aşk ateşleri saçmaktadır. Sema bu ateşi; bu koru yelpazelemektir. Ney ayrılığa isyan feryadı; sema sessiz bir başkaldırıştır. Mesnevi’nin başlangıcında Hz. Rûmî’nin;
“Dinle neyden kim hikâyet etmede, Ayrılıklardan şikâyet etmede. Der kamışlıktan ayırdılar beni Nalişim zar eyledi Merd-ü zeni”
beyitlerindeki gibi âşık için ney bir bahanedir aslında. Her ses Sevgili’den bir davettir; sema bu davete icabettir. Sevgiliden gelen bu daveti tüm insanlığa ulaştırmak için ise; her ayın Cumartesi günleri Galata Mevlevihanesi’nde sema gösterileri düzenlenir ve semazenler gönülden davetiye sunarlar.
Hz. Rûmî’nin şiiriyle son verelim:
“Bazen görünmeyen, gizli kalan, Bazen görünen belli olan biziz. Biz bazen mü’miniz, bazen mûsa'nın dinindeniz Bazen de hıristiyan'ız Bu gönlümüz, her gönlün örneği olmak için Her gün bir başka suretle görünür kendini gösterir."
Eyvallah…
Atilla Baran Demirtaş www.galatamevlevi.com ; www.mevlana2007.com