Birinci Dünya Savaşından Lozan antlaşmasına Ermeniler
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Bu madde Ermeni soykırımı iddiaları maddesine çok benzemektedir ve bu ikisinin tek başlık altında birleştirilmesi gerekmektedir.
Türkiye'de birçok insan Osmanlı İmparatorluğunun sonlarına doğru ve Birinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan trajik olayları tek tarafı suçlu gösteren bir ifadeyle soykırım denmesini yanlış bulmakta ve hele bugünkü Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan vatandaşlarımızı 100 yıl öncesi olaylardan sorumlu tutmaya çalışan yanlış mantığı anlayamamaktadır. Yüzyıllarca barış içinde birlikte yaşamış ve Osmanlı Ermenilerinin en üst düzey yöneticilik yapabildikleri bir ülkede olanları anlamak için iyi bir tarih bilgisine ihtiyaç olduğuna kuşku yoktur. Osmanlı Ermenilerinin dış güçlerin kışkırtması ile ve Rusya'daki Ermeni çetelerinin örgütlemesiyle Osmanlı'dan ayrılarak bağımsız bir devlet kurma rüyası maalesef hüsrana uğramıştır. Ermeni çeteleri uzun yıllar uğraşarak o zamana kadar barış içinde yaşayan Osmanlı Ermenilerini kandırmayı ve hepsini birer Osmanlı düşmanı yapmayı başarmış, ancak Batılı ve Rus güçlerinden bekledikleri yardımı alamayınca esasen nüfus olarak çoğunlukta olmadıkları Doğu Anadoluda yenilgi kaçınılmaz olmuştur. Birinci Dünya Savaşı sırasında alınan tehcir kararının bir soykırım olmadığı konusunda ciddi hukuki ve tarihi argumanlar vardır. Sözü edilen tarihlerde Doğu Anadolu'da sadece Ermeniler değil binlerce Türk, Kürt ve Arap da ölmüştür.
Özetle sözkonusu tarihler Anadoluda yaşayan bütün insanların sıkıntı çektiği, trajik olayların vuku bulduğu bir dönemi anlatmaktadır. Böyle bir tarihi sadece bir halkın trajedisi olarak göstermek ve diğerlerini adeta insan olarak saymamak herhalde günümüzde yapılabilecek daha büyük bir hatadır. Bugün AB ülkelerinde de yapılan budur. Bir tarafın mazideki sıkıntıları ön plana çıkarılmakta, özellikle hristiyan olmayan halkın sıkıntıları görmezden gelinmektedir.
Konu başlıkları |
[değiştir] Bu icerik okunup tarafsız hale getirilmesi gerekmekte--başka bir sayfanın altında bulunmuştur
19. yüzyılda ortaya çıkıp günümüze dek devam eden çok taraflı sorun. Türk tarihçilere göre Osmanlı'nın paylaşımı sorununun (Doğu Sorunu) bir parçası. Buna göre Ermeniler Osmanlı Devleti'nin hiçbir bölgesinde çoğunlukta olmadıkları halde terör ve diğer şiddet yöntemleriyle bağımsız ve ayrı bir devlet kurmaya çalıştılar. Bunda başarılı olamayınca sorun 20.ve 21. yüzyıllara taşındı. Ermeni tarihçilere göre ise Ermeni Sorunu bir bağımsızlık, direniş ve adalet arayşıdır. Onlara göre Osmanlı sultanları elinde zulme uğramış olan Ermeniler ayaklanmışlar, bazen de ayaklanmadan cezalandırılmışlardır. 1917 Tehciri (zorla göç ettirme kampanyası) 'soykırım' olarak tanımlanmıştır. Bu olaydan günümüze dek Ermeni gruplar terör ve lobicilik yoluyla seslerini duyurmaya ve diğer devletleri de konuya dahil etmeye çalışmışlardır.
[değiştir] Sorunu Hazırlayan Sebepler
- Rusya'nın Panslavizm politikası
- Sanayi Devrimi'nin etkisiyle İngiltere ve Avrupa Devletleri'nin Osmanlı'nın Anadolu'daki topraklarını ele geçirebilmek için imparatorluk bünyesindeki azınlıklar üzerinde yürüttüğü kışkırtıcı politika
- Fransız İhtilali'nin getirdiği Milliyetçilik akımı
- Ermeni Kilisesi
- Din faktörü
- Misyonerlerin faaliyetleri
[değiştir] Sorunun Ortaya Çıkışı
Osmanlı Devleti zayıflamaya başlayıp, hemen her konuda Avrupa'nın müdahalesine maruz kalınca, Türk - Ermeni ilişkilerinde de bir bozulma devri başlamıştır. Batılı ülkeler Osmanlı Devleti'ni bölerek bölgesel çıkarlarına ulaşabilmek için Ermenileri Türk toplumundan koparmayı hedeflemişlerdir. Özellikle Avrupa'nın bazı büyük devletleri "ıslahat" adı altında bir yandan Osmanlı Devleti'nin iç işlerine karışırken, bir yandan da Ermenileri, Osmanlı yönetimine karşı teşkilatlandırmışlardır. Böylece ülke içinde ve dışında teşkilatlanan ve silahlanan Ermeni komiteleri ile Ermeni Kiliseleri'nin kışkırtıcı faaliyetleri sonucunda, Ermeni toplumu bağımsız devlet kurma hayaliyle yüzyıllardır komşu yaşadığı Türkler'e karşı isyanlar çıkarmaya ve akıl almayacak işkenceler uygulamaya başlar.
Yabancı devletlerle ittifak etmek suretiyle Türklerle mücadeleye başlayan Ermeniler, Batının desteğini alabilmek için kendilerini "ezilen bir toplum" olarak göstermeye ve "Anadolu üzerindeki egemenlik haklarını Türklerin gasp ettiği" iddiasını dile getirmeye başlamışlardır.
Islahat Fermanı ile Müslümanlar ve Gayr-i Müslimler eşit statüye getirilince ayrıcalıklarını kaybeden Ermeniler, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda, Rusya'dan "işgal ettiği Doğu Anadolu topraklarından çekilmemesini, bölgeye özerklik verilmesini veya Ermeniler lehine ıslahat yapılmasını" talep etmişlerdir. Bu isteklerle birlikte Ermeni sorunu ilk kez ortaya çıkmaya ve uluslararası bir şekil almaya başlamıştır.
1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı'nın ardından imzalanan Ayastefanos Anlaşması'nın Osmanlı Devleti'nce kabullenilmek zorunda kalınan 16. maddesi şöyledir:
"Ermenistan'dan Rusya askerinin istilası altında bulunup Osmanlı Devleti'ne verilmesi gereken yerlerin boşaltılması oralarda iki devletin dostane ilişkilerinde zararlı karışıklıklara yol açabileceğinden, Osmanlı Devleti Ermenilerin barındığı eyaletlerde mahalli menfaatlerin gerektirdiği ıslahat ve düzenlemeyi vakit kaybetmeksizin yapmayı ve Ermenilerin Kürtlere ve Çerkezlere karşı güvenliklerini sağlamayı garanti eder".
Anlaşmanın bu hükmü, esas itibariyle bağımsızlık kazanmak isteyen Ermenileri tam anlamıyla tatmin etmemiş olsa dahi "Ermeni Sorunu"nun tarihte ilk kez bir uluslararası belgeye yansıması ve "Ermenistan" diye bir bölgenin varlığından söz edilmesi yönünden büyük önem taşımaktadır.
Ancak Avrupa'da ki büyük devletler Rusya'nın Balkanlar'da ki topraklara göz dikmesinden rahatsız olarak bu antlaşmayı tanımazlar ve hemen Berlin'de bir kongre yapma kararı alırlar. 1878 yılında toplanan Berlin Kongresi sonucunda imzalanan Berlin Antlaşması'nın 61. maddesi de Ayastefanos Anlaşması 'nın 16. maddesi yerine şu hükmü getirmiştir:
"Osmanlı Hükümeti, halkı Ermeni olan eyaletlerde mahalli ihtiyaçların gerektirdiği ıslahatı yapmayı ve Ermenilerin Çerkez ve Kürtlere karşı huzur ve güvenliklerini garanti etmeyi taahhüt eder ve bu konuda alınacak tedbirleri devletlere bildireceğinden, bu devletler söz konusu tedbirlerin uygulanmasını gözeteceklerdir".
Berlin Antlaşması'nın bu hükmü ile Türk-Ermeni ilişkilerine yabancı güçlerin müdahale edebilmesi hakkı tanınmış olmaktadır.
Böylece Ermeniler, Ruslar ve İngilizler tarafından kullanılmaya başlanmış ve İngiltere'nin elinde Rus yayılmacılığına karşı bir ileri karakol vazifesi görmüşlerdir. İngiltere ve Rusya tarafından tarih sahnesine sunulan Ermeni Sorunu, aslında emperyalizmin Osmanlı Devleti'ni yıkma ve paylaşma politikasının bir uzantısıdır. Sözde Ermeni soykırımı iddiaları bu politikanın propaganda ürünüdür.
[değiştir] Kaynak
Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü
[değiştir] İlgili Dış Bağlantılar
- Anadoluda Ermeni Zulmü
- Katliam Fotoğrafları
- "Ermeni Dönmeler", Doç. Dr. Sedat LAÇİNER, USAK, Stratejik Gündem
- "Ermeni Sorunu ve Türk Dış Politikası (1965-2004)"
- "Ermeni Terörü ve Dış Bağlantıları", Doç. Dr. İhsan BAL
- ERMENİ KİMLİK BUNALIMI VE GÜÇ POLİTİKALARININ BİR ÜRÜNÜ OLARAK ERMENİ SORUNU, Sedat Laçiner, Stratejik Gündem
- "Ermeni Propagandası ve Ermeni Sineması", Stratejik Gündem
- "Ermeni Terörü ve Dış Bağlantıları", Doç. Dr. İhsan Bal
- "Ermenistan Sınır Kapısını Açmanın Maliyeti"
- "Ermeni İddiaları ve Terör"
- ATUKAD-Anadolu'da Türklere Uygulanan Katliamları Araştırma Derneği
- Ermeni Sorunu ile ilgili linkler sitesi
Cepheler | Askeri Olgular | Politik Olgular | Antlaşmalar | Sosyal Olgular |
Osmanli | Osmanlı Askeri | İkinci Meşrutiyet | Sevr | Ermeni Tehciri |
Batı | Yavuz ve Midilli Olayı | İttihad ve Terakki | Mondros | Jön Türkler |
Doğu | Üç Paşalar | Arap Ayaklanması | Brest Litovsk | |
Italyan | Alman Askeri Misyonu | Paris Kon. | ||
Balkan | Osmalı-Alman | |||
Atlantik | Sykes-Picot | |||
Afrika | Wilson Prensipleri | |||
Pasifik | Savaş Mahkemesi |