Atatürk'ün -Kendi El Yazısından- Dine Bakışı
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Atatürk'ün kendi el yazısıyla medeni bilgiler / Dine bakışı el yazısının tercümesiz (eski dilde) birebir kopyasıdır...
".... Milliyetlerin fevkinde şamil bir arayı milliyet siyasetine müncez oluyordu. Arap fikri, ümmet kelimesiyle ifade olundu. "Muhammedin dinini" kabul edenler kendilerini ümütmağac, hayatlarını allah kelimeisnin her yerde yükseltilmesine hasr etmeye mecburdurlar. Y(?)ümünla beraber, allaha kendi milli lisanında değil, "allahın arap kavmine gönderdiği arapça kitapla ibadet" münacatta bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe allaha ne dediğini bilmeyecekti. Bu vaziyet karşısında türk milleti bir çok asırlar ne yaptığını ne yapacağını bilmekteyim adeta; Biz kelimesinin manasını bilmediği halde "kuranı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara" döndüler. Başlarına geçebilmiş olan haris serdarlar, türk milletince karışık cahil hocalar. Ağzıyla ateş ve azabı ile müthiş bir muamma halinde kalan dini hırs ve siyasetlerine alet ittihas ettiler. Bir taraftan arapları zarla emirleri altına aldılar. Bir taraftan avrupada allah kelimesinin ilahi yazıları altında hıristiyan milletinin idareleri altına geçirdiler fakat onlarn dinlerine ve milliyetlerine ilişmeyi düşünmediler. Ve onları ümmet yaptılar. (Sayfa 365,366)
Son Turk ellerinin müdafa ve muhafazasını düşünüyordu. İşte din hissinin Türk milletiyetine de bıraktığı hatıra türk mileti, milli hissi dini hisle değil, fakat insani hisle (bilimle) yanyana düşünmekten zevk alır. Vicdanında milli hissinin yanında insani hissin şerefi yerine daima muhafaza etmekle muktedirdir. Çünkü türk milleti bilir ki bu gün medeniyetin s(ş)ahrahında müstalik ve fakat kendilerine müvazi yürüdüğü medeni milletlerle keşifleri mütekabil insani ve medeni münasebet elbette inkişa fümizade devam için lazımdır. Ve yine malumdur ki Türk milleti, her medeni millet gibi mazinin bütün devirlerinde keşifleriyle ihtiralarıyla medeniyet alemine hizmet etmiş insanların milletlerin kıymetine taktir ve hatıralarını hörmetle muhafaza eder. Türk millleti "insaniyet aleminin" (akıl ve bilim alemi) samimi bir ailesidir. (sayfa 369, 370)
Hürriyet insanın düşündüğünü ve dilediğini müllak olarak yapabilmesidir. Bu tarih hürriyet kelimesinin en geniş manasıdır. İnsanlar bu manada hürriyete hiç bir isakiye olamamışlardır ve olamazlar. Çünkü malumdur ki insan "tabiatın mahlukudur". Tabiatın kendisi dahi mutlak hür değildir. Bu sebeple insan ilk önce tabiat içinde tabiatın kanunlarına, şartlarına, sebeplerine amillerine bağlıdır. Mesela dünyaya gelmek veya gelmemek insanın elinde olmamıştır ve değildir. İnsan dünyaya geldikten sonra da daha ilk anda "tabiatın ve bir çok mahlukatın zebünüdür". Himaye beslenmeye, bakılmaya, büyütülmeye muhtaçtır. (sayfa 450)
İptidai insanların, tabiatıdır. Herşeyinden, gökgürültüsünden, geceden, taşan bir nehirden ve vahşi hayvanlardan ve hatta birbirlerinden korktuklarını biliyoruz. İlk his ve düşüncesi korku olan insan, her düşünce ve dileğini mutlak suretle yaymaya kalkışması düşünülemez. İptidar insan kümelerinde ata korkusu ve nihayet büyük kalibe ve kavimlerde ata korkusu yerine "kavim olan allah korkusu kafalarında hareketlerinde hesapsız memnular yaratmıştır". Memnular ve "hurafeler" bir çok adetler ve ananeler insanları düşünce ve harekette bağlamıştır. Düşünce ve hareket serbestliği gibi hak mefhümu malum olmamıştır. Cemaatlerin geçebilen adamlar cemaati allah namuna idare ederdi... (sayfa 451)"
[değiştir] Kaynakça
Kitap Adı: Medeni Bilgiler ve Mustafa Kemal Atatürk’in El Yazıları Yayın evi: Türk Tarih Kurumu Yayınları 3. baskı Basılma Tarihi: 1998