Recaizade Mahmud Ekrem
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Recaizade Mahmud Ekrem Şair ve yazar. (1 Mart 1847, İstanbul - 31 Ocak 1914)
19. yy. Osmanlı edebiyatının önnde gelen isimlerindendir. Takvimhane Nazırı Recai Efendi'nin oğlu, Ercüment Ekrem Talu'nun babasıdır. Babasından Arapça ve Farsça öğrendi. 1858'de ilköğretimini tamamladı, özel öğrenim görerek yetişti. Mekteb-i İrfan'ı bitirdikten sonra (1858) girdiği Harbiye İdadisi'ndeki öğrenimini sağlık sorunları nedeniyle tamamlayamadı. Hariciye Nezareti Mektubi Kalemi'nde memurluğa başladı (1862). Tanzimat ve Nafia dairelerinde başmuavinlik (1874), Şura-yı Devlet (danıştay) üyeliği (1877), Mülkiye Mektebi ve Galatasaray Sultanisi'nde edebiyat öğretmenliği (1880-88), birkaç ay Evkaf ve Maarif Nazırlığı (1908), Meclis-i Âyân üyeliği (1908-14) yaptı.
Resmi görevle Trablusgarp'a gönderildi. 1908'de 2'nci Meşrutiyet'ten sonra kurulan Kamil Paşa kabinesinde Maarif Nazırı oldu. Namık Kemal'le tanışmasının ardından Encümen-i Şuara'ya katıldı. İlk yazıları Namık Kemal yönetimindeki Tasvir-i Efkar gazetesinde yayınlandı. 1870'lerden sonra kendisini tümüyle yazılarına verdi. Batı edebiyatından çeviriler yaptı. 1870'te ilk oyunu Afife Anjelik, 1871'de ilk şiir kitabı Nağme-i Seher yayınlandı. Yaşamını yitirdiğinde Meclis-i Âyan üyesiydi.
Ölümü nedeniyle okullar tatil edilmiş ve büyük bir cenaze töreni düzenlenmiştir.. Mezarı, oğlu Nejad'ın kabri yanında, Küçüksu'dadır.
[değiştir] Edebî Hayatı
Namık Kemal'le tanışmasının ardından edeviyat çevresine girmiş ve onun Fransa'ya güitmesi üzerine, 1867'de Tasvir-i Efkâr gazetesinin yönetimine geçmiştir. Recaizade, üç oğlunun, özellikle de çok sevdiği Nejad'ın ölümünden duyduğu acıyı dile getirdiği şiirleriyle daha çok karamsar duygular işledi. Eski edebiyatı savunan Muallim Naci ve çevresiyle girdiği edbiyat tartışmalarıyla Edebiyat-ı Cedide akımının doğmasına zemin hazırladı. Başta Tevfik Fikret olmak üzere döneminin gnç şair ve edebiyatçılarını çevresinde topladı. Tanzimat ve Batı düşüncesinin yeni kuşağa benimsetilmesinde önemli rol oynadı.
Kendisinin yetkin tiyatro oyunu olarak bilinen Çok Bilen Çok Yanılır, ölümünden sonra yayımlandı. Sanatta güzellik ilkesine bağlı kaldı. "Sanat sanat içindir" anlayışını savundu. Doğaya dönük, insanı doğa içinde ele alan şiirler yazdı. Aşk ve ölüm temalarını işledi. Eski-yeni edebiyat tartışmalarının merkezinde yer aldı. Tek romanı, Türk edebiyatında gerçekçiliğin ilk örneklerinden sayılan Araba Sevdası adlı eseridir.
ROMAN: Araba Sevdası (1896-1963)
ÖYKÜ: Saime (1888) Muhsin Bey Yahut Şairliğin Hazin Bir Neticesi (1890) Şemsa (1895)
OYUN: Afife Anjelik (1870) Atala Yahut Amerikan Vahşileri (1873) Vuslat Yahut Süreksiz Sevinç (1874) Çok Bilen Çok Yanılır (1916)
DÜZYAZI: Talim-i Edebiyat (1872) Takdir-i Elhan (1886) Kudemaden Birkaç Şair (1888)
Takrizat (1896)
Kaynaklar:http://www.milliyet.com.tr/ozel/edebiyat/yazarlar/recaizademek.html
www.timas.com.tr