Kullanıcı:Bilalkayabay
Vikipedi, özgür ansiklopedi
BİLAL KAYABAY SÖYLENCESİ
artvin’in ğhod köyünden -şimdilerde aşağımaden- ozan kabakçıoplu’nun birircik oğlu ziver babasını topraklayıp atayurdunda seferberlik sürgünlüğünü yaşar beş yaşında bir çocukken anasının sırtında
tay bir çerkes kızıdır tûmalar’ın mekedîne
adana’nın binboğa’ya komşusu toroslar’da unutulmuş iki köy
kayapınar kızın küçük kafkas’ı oğlanın çoruh’u şar
adana’ya beş at günü kayseri’yle maraş’a da o kadar
mecburiyetten eşkıya bu dağlarda insanlar dostlukları su götürmez kimisi kürt kimi avşar
ardıçlar kör saytaş dilsiz yollar sıtma nöbetlerinde atlar inadına huysuz gece inadına sağır kurt kuş haram uykularda
sahnelenen çerkes’ten kız kaçırma
nal sesleri meşeliklerde yiter mavzer ıslıkları dağbaşlarında ağlar tekederesi
yarısı “doksan üç” erzurum yarısı “seferberlik” artvin dağlara yoldaş bir köy: yüreğinde “yağmalanan tarih” acısı kabardey mekedine saygın gelinbacısı
kara kara sıva damlar çerkes’le beyazı tanır değişir köylünün rengi evlerin yüzü ağarır
gelinbacı dokuz yürek anası “âsi çocuk” altıncısı bulgurlar kaynarken doğmuş yedi eylül bin dokuz yüz kırk yedi
ağalıktan ırgatlığa çobanlıktan maden ocaklarına avukat yamaklığından öğretmenliğe onuruyla omuzlarken yaşamı iki ocak bin dokuz yüz seksen’de kurşunlar sıkılır düşüncesine ölümlere gider gelir bedeni sağ tutar direncini
ölmelerde babaya can diye doğan oğul dikili tek ağacı otuz günün sonunda koklaşır babasıyla sevinir can dostları sönmeyecek ocağı
sorgularla sürgünlerle ödenir karanlığa dikilen bütün aydınlar gibi insanca yaşamayı savunmanın bedeli hiçbir şeyden çekmedi dilinden çektiğini
mayam çoruh’tan köpürür kafkaslar’dan taşar sütüm güneş binboğa’dan gülümser bana toroslar’a düşen renkli tohumum
damarlarımda çoruh yüreğimde Kafkasya binboğa çıplak öfkem toroslar dadalığım
dağım ben dağlıyım ben gemlenmez bir suyum ben çoruh’un kafkaslar’ın
binboğa’nın toroslar’ın
seven çocuğuyum ben
HADİ GEL
hamak yap saçlarını aşka bele gönlümü
asılıp gözlerine sallanmak istiyorum sevdanın uçlarına dingin duru sevmelere ulaşmalı yüreğim
hangi güç aklayabilir insanlığın yüzünü
hadi gel sevişelim
İNSAN İNSAN
İinsan gördüm adı insan
insan gördüm tadı insan
insan gördüm bütün canlara düşman
insan gördüm canlardan öte bir can
insan gördüm öleyazdım acımdan
insan gördüm onur duydum adımdan
insan gördüm dalmış kör karanlığa
insan gördüm uçmuş soy aydınlığa
insan gördüm tanımamış sevmeyi
insan gördüm tanrı bilmiş sevmeyi
insan gördüm eğinde dolu taş
insan gördüm yüreği hacıbektaş
İNSAN ORMANI
ışıksız yürüyen orman kayboldum
tilkisi kurdu sırtlanı örümcek akrep yılanı kuşatıldım
sığınaksız yabanıyım bu karanlık ormanın kan çağırır yarasa çığlıkları çıldırır kulaklarım
gönlümde yunus türküsü yüzümde utancı haccac olmanın
ben ki aşktan çoğalırdım yok oldum
KİMSESİZ GECELER
kimsesiz gecelerin
gecesiyim ben karanlıklardan kaçıp
bana gelir geceler
onlarla paylaşırım acımı sevincimi gün dağların ardında geceler kollarımda
ve şiirler dillenir dostluktan aşktan yana dizelerde avunur dinmeyen sızıları kitaplarda ağarır kapkara yazgıları
gece uykulara ben düşlere dalarım karanlığı esmeyen kimsesiz gecelerin kimsesiyim ben
GALİLE’YLE BİR YILBAŞI
bir yıl daha büyüdük gençleştik bin yıl daha
özgürlüğe tutulup acıya nikâhlandık
ölümlerin koynunda kök saldık yıldızlara
gülümsesin yarınlar dönüyor çünkü dünya
DEĞİL
bir olmaz olası gün ki senin olan senin değil
algelincik büyütürsün yürek toprağında kökü çiçeği gelin değil
ne tellerde ne yellerde ak türkü ağıt yakmada pınarlar can dayanası değil
GÜN OYUNU
gün doğar gölge büyür cüceler dev görünür
gün düşer gölge büyür cüceler dev görülür
doruklaşır aydınlık güle güle ölünür
bu bir gün oyunudur
AÇMAZ
güneşin yurdunda ışıksızım ben buzdağları arasında yüreğim
yüreğim dalların dilsiz kuşları bozulmuş yuvam tüneğim
aydınlığa göz açtırmaz karanlık bilincimi köreltiyor bileğim
PAYIMIZA DÜŞEN
bana bir türkü söyle şöyle yanık havadan ezgisi ahtan sözleri vahtan ola
aahlarla doğmuş vaahlarla büyüymüşüm bunlardan benim payım
bana bir türkü söyle ezgisi ahtan sözleri vahtan ola
“bir kahkaha üç pirzola…” uy torpahğlar başına bilmediğin neyine sen hele bir ağıt de
“yemen yolu çukurdandır karavana bakırdandır zenginimiz bedel verir askeriz fakirdendir”
deyip yürekler yakan
“ağlamak, ömrü uzatır.”
buyursa da keyfe keder ağlayan ağlamak bizim işimiz ömrü “vakit-saat” bilir
sen hele bir bozlak çek şöyle dadaloğlu’mca dağlarda yankılanan
bana bir türkü söyle ezgisi ahtan sözleri vahtan ola
YARINLAR İÇİN
şiir damıttm acıdan yarama merhem diye ışık sağdım karanlıktan gün ışısın aydoğsun yıldız koksun geceler
gelincikler büyüttüm taşlar dikenler içinde bezensin doğam diye
kar yağdırdım saçlarıma ömrümün ilkyazında kardelenler boy versin gülsün baharlar diye
BÖYLEYSEM
insan karanlığında yuvalanmış
gırtlağımda
yarasa kanatları
eritilmiş kurşundur çığlıklar kulağımda
böyle hırçın böyle hoyrat dom dom kurşunu gibi böyle pat pat oluşum
başımda bunca duman bunca acıya onca belaya katlanmam
ne dağlılığım ne hoyratlığımdır kan kusacak yarınlara bu günden ağıtımdır