Ahmet Ada

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Konu başlıkları

[değiştir] Yaşamı

Ahmet Ada 1947'de Adana’nın Ceyhan ilçesinde doğdu. Ceyhan Lisesinde okurken öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Çeşitli işlerde çalıştı. Kayseri’de devlet memurluğu yaptı. Yazın yaşamına 1970’te başladı. Şiir ve yazıları Hakimiyet Sanat, Saçak, Dönemeç, Somut gibi dergilerde yayımlandı. İlk şiirlerinde İkinci Yeni akımından etkilendi. Daha sonra Ahmet Arif ve Nihat Behram'ın doğa betimcilikleri ve ses tonlarından esintiler taşıyan şiirler yazdı. Yöresel öğelerle bezeli, lirik, yumuşak şiirleriyle günümüz toplumcu gerçekçi şairlerinin başarılı bir temsilcisidir.

[değiştir] Ödülleri

  • 1981 Akademi Kitabeyi Şiir Başarı Ödülü Gül Doğsun Gül Üstüne ile (Ali Cengizkan ve Adnan Azar'la paylaştı)
  • 1991 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü Aşk Her Yerde ile
  • 1992 Yunus Nadi Şiir Ödülü Vakit Yok Hüzünlenmeye ile

[değiştir] Şiir Kitapları

  • Gün Doğsun Gül Üstüne (1980)
  • Acıyla Akran (1983)
  • Yaz Kırlangıcı Olsam (1985)
  • Aşk Her Yerde (1990)
  • Vakit Yok Hüzünlenmeye (1992)
  • Günyenisi Lirikler (1992)
  • Yitik Anka (ilk üç kitabının toplu basımı, 1993)
  • Taş Plak Gazelleri (1995)
  • Küçük Bir Anmalık (1996)
  • Begonyalı Pencere (1998)

[değiştir] Şiirlerinden Örnekler

[değiştir] Ülke

Akdeniz mavisi saklı koynunda
Ey gül yanığı güller ülkesi
Yoldaşlık etsem kanlı gömleğinin acılarına
Küllerle savrulan ay ışığında

Kanadı gümüş bir kuş olup da
Yaz kış demeden dolaşsam dereboylarını
Kırmızı bulutları, sulara dökülen
Gazel yaprağına yazsam çığlığını

Umut hilesiz karanfilse sorguda
Tutuklanmayı bekler kimimiz geceleri
Ey türküleri çiçek döken ülke
Yurtseverlerin, yiğit şairlerin nerde

Ey seher karanlığında açan çiçek
İnce ince yağışı yağmurun köklerine
Başını dik tut rüzgara karşı
Dayan diyedir düşmanın zincirine

O nazlı nilüferler yoksa da sularında
Ceylanlar iner göllerinin aynasına
Ne güne durursun seyirt haydi
Patlayan bahardır dal uçlarında

[değiştir] Acıyla Akran

Burda mayalanan aşkın yedeğinde
Gün vurdu mu yüzünü sulara
Bir haber beklerim sevinçli
Ulaşan mermere, taşa, içerdeki dosta
Usulcacık bir türküye girer gibi
Bir haber; kuşların kanadında

Burda taşrada bir esimlik rüzgar
Üşüttü mü gül yaprağını gizlice
Duyarım yüreğimde sessizce
Geri gelmeyecek örselenmiş gençliğimi

Bir haber döndürebilir beni
Buğulu mavi bozkır günlerime
Sarınıp yıldızlı gecelere, öyle ki
Çekip gidebilirim ipsiz serseri
Çalımsız bir ıslık tutturarak
Kırık dökük dizelerime benzeyen

Burda ırmağın sesinden başka
Yüreğimi uslandıracak kimse kalmadı
Haber gönder, çık gel, acıyla akranım artık
Ağarabilir usulca göğsümdeki karaltı